Index
Ajanda
Anket
Devlet
Dosya
Gündem
Haber
İletişim
Linkler
Medya
Tarihçe
|
- KKTC GÜNCESİ / ŞUBAT 2005
1 Şubat AB Komiseri Leopold Maurer, Yeşil Hat
Tüzüğü'ne ilişkin çeşitli temaslarda bulunmak amacıyla Ada'ya geldi.
Maurer başkanlığındaki AB Komisyonu heyeti, Yeşil Hat aracılığıyla
Kıbrıslı Türklerin ürünlerinin ticaretinin Güney Kıbrıs'a
genişletilmesi ve "AB'nin üçüncü ülkelere gümrüksüz ürünler konusunda
uygulamakta olduğu politikaya benzemeyecek ve denk düşmeyecek" bir
formülü görüşmek üzere ilk önce Güney Kıbrıs'ta temaslarda bulunacak.
(Kıbrıs, 2 Şubat)
- Başbakan Mehmet Ali Talat'ın, GKRY Başkanı Tasos
Papadopulos'a görüşme çağrısını yinelediği, ancak Papadopulos'un bunu
bir kez daha reddettiği bildirildi. Talat'la sadece Kıbrıs Rum
tarafının BM gözetiminde müzakerelere hazır olduğunu yineleyen
Papadopulos, her türlü görüşmenin faydalı olduğunu ancak Talat'ın
gösterişe yönelik taktiğini izlemeyeceğini belirtti. Papadopulos, "Rum
Hükümeti'nin Limasol'da Türk okulu açılmasına ilişkin kararını uzun
zaman önce almış olduğunu ve Talat'ın bu konuya işaret etmesine gerek
olmadığını" söyledi. Papadopulos, "Ticarete ilişkin konuların ise AB'de
görüşülmekte olduğunu" ifade ederken, şu anda Talat ile görüşmekte bir
fayda görüp görmediği şeklindeki bir soruya karşılık ise "her türlü
görüşmenin faydalı olduğunu ancak Sn. Talat'ın gösterişe yönelik
taktiğini izlemeyeceğini" belirtti. (Kıbrıs, 2 Şubat)
- Rum Meclisi Başkanı ve AKEL Genel Sekreteri
Dimitris Hristofyas, Mehmet Ali Talat'la her zaman her yerde görüşmeye
hazır olduğunu ancak bu görüşmenin Kıbrıs'ta olmasını tercih ettiğini
ifade etti. Hristofyas, "Görüşme zamanını belirlemenin Talat'a kalmış
bir şey olduğunu" belirtti. (Kıbrıs, 2 Şubat)
- Avrupa Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi
Olli Rehn'in Sözcüsü Jean-Christophe Flori, Türkiye ile müzakerelerin
çerçevesine ilişkin belgenin, en geç Haziran sonuna kadar hazır
olacağını söyledi. Ankara Anlaşmasının 10 yeni AB üyesini kapsayacak
şekilde genişletilmesini öngören protokolün, Kıbrıs Rum Kesimi'ni de
kapsayacak şekilde 3 Ekim'den önce imzalanmasının zorunluluk olduğunu
ifade eden Flori, "Aksi halde müzakereler başlamaz. Bu kural kesin ve
açık. Politik direnç olursa müzakereler tehlikeye girer" dedi. İmza
sürecinin son dakikaya sıkıştırılmaması gereğinin altını çizen Flori,
17 Aralık Brüksel zirvesinde yaşananların tekrar etmemesini istedi.
(Kıbrıs, 2 Şubat)
2 Şubat AB Komisyonu, Türk hükümetine bir mektup
göndererek, "Kıbrıs Cumhuriyeti"ni de kapsayacak şekilde genişletilmesi
öngörülen Ankara Protokolü'nün Şubat ayı sonuna kadar parafe edilmesini
istedi. KKTC'de temaslarda bulunan AB Komisyonu'nun Genişlemeden
Sorumlu Üyesi Leopold Maurer, protokolün parafe edilmesini ilk adım
olarak niteleyerek, protokolün imzalanmasına kadar bunu başka adımların
izleyeceğini belirtti. (Kıbrıs, 3 Şubat)
- BM Güvenlik Konseyi'nin Kıbrıs'taki Barış Gücü
askerinde % 30 indirime gidilmesi kararı Ocak başından bu yana
uygulanmaya başlandı. 66 Slovak, 42 Macar ve 99 Arjantinli olmak üzere
toplam 207 BM askeri Larnaka Havaalanı üzerinden adadan ayrıldı. BM
açıklamasında, Ocak başından bu yana ayrılan BM personelinin sayısının
320'ye ulaştığı kaydedildi. Daha önce ayrılanlar arasındaysa yine bu üç
ülkenin yanı sıra İngiliz BM askerleri de bulunuyordu. Böylece
Kıbrıs'taki BM Barış Gücü'nün (UNFICYP) toplam personel sayısı bin
230'dan 910'a düştü. Bu sayının yılın ilk çeyreğine kadar 860'a düşmesi
bekleniyor. (TAK)
- Başbakan Mehmet Ali Talat, BM'in adadaki asker
sayısının azaltmasının, Rum Tarafının Kıbrıs sorununun çözümü konusunda
takındığı tavrın bir sonucu olduğunu söyledi. Talat, Barış Gücü'ndeki
(UNFICYP) asker sayısının azaltılmasının Güvenlik Konseyi'nin adada
görev yapan BM askerlerinin görevlerine ilişkin yeni değerlendirmesi
çerçevesinde yapıldığını kaydetti. Asker sayısının buna göre
azaltıldığını, nokta nöbetleri yerine devriye hizmetlerinin
artırıldığını ve buna benzer bir kısım tedbirler alınmaya başlandığını
belirten Talat, "Bu da bir anlamda Kıbrıs sorununun çözümünde Rum
tarafının takındığı tavrın BM'de yarattığı küçük bir yankıdır diye
düşünüyorum" dedi. (Kıbrıs, 3 Şubat)
- Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Serdar
Denktaş, "Kıbrıs'tan bir tek Türk askeri törenle gönderildiği an
Türkiye şunu kabul etmiş olacak: Kıbrıs'taki sorun, Kıbrıs
Cumhuriyeti'nin Türkiye tarafından işgal sorunudur, askeri bir
sorundur" dedi. Denktaş, 24 Nisan referandumuna değindiği konuşmasında,
referandumun, "Kıbrıs'ın iki sahibi vardır ve Kıbrıs'ın bu iki
sahibinin ayrı ayrı ve eşzamanlı alacağı kararla buradaki gelecek
yeşerebilir. Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumların tek başına karar
verme yetkisi yoktur"un göstergesi olduğunu söyledi.
Kıbrıs Rum tarafının AB'ye
üyeliğine işaret eden Denktaş, şöyle konuştu: "AB'nin 25 üyeden
oluştuğu söyleniyor. Biz de diyoruz ki hayır, AB 24.5 üyeden oluşuyor,
çünkü son üyenin diğer yarısı içeride değildir. İçeride olmamasının
nedeni, AB'nin uluslararası bir anlaşmayı ihlal ederek, Kıbrıslı
Rumları Kıbrıslı Türklerin itirazına rağmen AB içine almış olmasıdır."
Denktaş, AB normlarının
uygulanmamasının suçlusu ve sorumlusunun Kıbrıslı Türkler ya da Türkiye
olmadığını ifade ederek, "Peki bu ayıp kime aittir? Bunun cevabı
tektir. AB'nin kendisine aittir. Şu anda kucaklarında kendi sınırları
içinde diğer üyelerin dışında tekil durumda duran tek üyeleri vardır.
İşgal altında diye addettiğiniz Kıbrıs Cumhuriyeti... Niye? Çünkü bütün
üyeleri dışında kendi iç sorununu çözmeden üye olabilen tek ülke Kıbrıs
Cumhuriyeti'dir" şeklinde konuştu.
Serdar Denktaş, Direkt Mali
Yardım Tüzüğü ile Direkt Ticaret Tüzüğü'ne de işaret ederek, bu konuda
kendilerine, "Gelin, Direkt Mali Yardım Tüzüğü'nü kabul edin,
geçirelim. Ticaret Tüzüğü Allah kerim. Şimdi geçmesi mümkün değil. Bunu
sonra düşünürüz" denildiğini ifade etti. (Kıbrıs, 3 Şubat)
- Lefkoşa Belediye Başkanı Kutlay Erk, Avrupa
Parlamentosu'nda önemli bir ağırlığı bulunan Sosyalist Grup'un,
izolasyonların kaldırılması anlamına gelecek "Doğrudan Ticaret
Tüzüğü"nü desteklediğini en yetkili ağızlarından açıkladığını
belirterek, bunun "izolasyonların kaldırılacağına dair ipuçları"
olduğunu belirtti.
CTP-BG'nin AKPA'daki üyesi Özdil
Nami'nin Sosyalist Grup'la bütünleştiğini ve bu grupta faaliyetlerde
bulunduğunu anlatan Erk, Kıbrıs Türkü'nün henüz AP'de sandalyelerini
alamadığını, ancak almış olsalardı Sosyalist Grup üyesi olarak
çalışacaklarını belirtti. Erk, Avrupa Parlamentosu'nda seçilmiş
Kıbrıslı Türklerin temsiliyet hakkı Rumlar tarafından işgal edildiği
için AKPA'da olduğu gibi "gözlemci" statüsünde de olsa katılabilmek
için destek istediklerini söyledi. (Kıbrıs, 3 Şubat)
3 Şubat AB Komisyonu Genişleme Genel Direktörlüğü,
Kıbrıs Türk toplumu için özel bir birim oluşturdu. Kıbrıs Türk Toplumu
Çalışma Kolu (Task Force Turkish Cypriot Community) adı altında
oluşturulan birim başkanlığına Leopold Maurer getirildi. Maurer, Güney
Kıbrıs'la üyelik müzakerelerini yürüten AB birimin başkanlığını da
yürütmüştü. CTP-BG, AB Komisyonu'nun genişleme birimini yeniden
yapılandırarak Kıbrıs Türk toplumu için özel bir birim oluşturmasının
memnuniyet verici olduğunu belirtti. Komisyonun kararı, "tanıma anlamı
içermemekle birlikte, Kıbrıslı Türklerin farklı bir yapı olduğu teyit
edildi" şeklinde yorumlandı. (Kıbrıs, 4 Şubat)
- Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Türkiye'ye AB üyeliği
için "Kıbrıs meselesini hallet de gel" denildiğini belirterek bunu
eleştirdi. Denktaş, bütün dünyanın Türkiye'ye baskı yaptığını ve Kıbrıs
meselesinin sırat köprüsüne oturtulduğunu kaydederek, meselenin bunca
yıl halledilmemesinin sebebinin Rumların adanın tümüne sahip çıkmakta
direnmesinden, kendilerinin ise boyun eğmemesinden kaynaklandığını
söyledi.
Denktaş, taraflardan biri hayır
dediği için Annan Planı'nın ortadan kalktığını ancak şimdi
canlandırılmak istendiğini belirterek, Türkiye'deki bazı yazarların da
planı savunduğunu ifade etti. Annan Planı'nın neticesinin Türk
askerinin adadan çıkarılması, bütün Rum göçmenlerin dönme hakkı
olmasını ve karmakarışık idare sistemi kurulması olacağı görüşünü dile
getiren Denktaş, Türk askeri çıktıktan sonra Kıbrıslı Türklerin Rum'un
insafına bırakılacağını ve Kıbrıs'ın kısa sürede tamamen Rumlaşacağını,
Girit misali elden gideceğini söyledi. Denktaş, "Bunu devamlı surette
halka anlatmaya çalışıyoruz. Anlayan var, anlamayan da var. Ama bir
anlaşma olacaksa bağımsızlığımız esas olarak kabul edilmelidir.
Bağımsızlığımız kabul etmeden, kağıt üzerinde bir anlaşmayla biz
yeniden gaflete düşer ve 'aman ne güzel oldu, barış oldu' diye uykuya
yatarsak Türk askeri de adadan çıktıktan sonra mahkum oluruz, Kıbrıs
elden gider. Elden giderse de Türkiye'nin güney sahillerindeki limanlar
Yunan adalarının kontrolü altına girer" şeklinde konuştu. (Kıbrıs, 4
Şubat)
- Başbakan Mehmet Ali Talat, "AB'yle ilişkilerimizde tarihimizin en iyi
noktasındayız" diye konuştu. AB'yle ilişkilerde Kıbrıs Türk tarafı
olarak dertlerini anlatabilecekleri bir noktaya geldiklerine
dikkat çeken Talat, AB tarafından "doğru" bulunduklarını ve verilen
destek için tüm olanakların seferber edildiği günler yaşandığını
vurguladı. Talat, geçmişte doğru politikaların uygulanamamasından
dolayı zorluklar yaşandığını belirterek, haklı olunan noktalar
savunularak sıkıntıların aşılacağını ve AB'yle bütünleşme sürecini
Kıbrıs Türkü olarak başarıyla gerçekleştireceklerini ifade etti.
Talat, Türkiye'nin Ankara Protokolü'nü mümkün
olduğunca erken imzalamasında bir sakınca görmediğini belirterek,
''Bana sorarsanız, 3 Ekim'e kadar Türkiye'nin beklemesine gerek yok''
dedi. Talat, bugünkü aşamada Kıbrıs sorununun 2 kritik alanının
bulunduğunu dile getirerek, bunlardan birinin AB, diğerinin ise BM
olduğunu söyledi.
Kıbrıs Rum kesiminin, AB'ye üye
olduktan sonra sorunun çözümü için çaba göstermediğini vurgulayan
Talat, sorunun çözümü için AB'nin, üyesini yönlendirmesi ve baskı
altına alması gerektiğini bildirdi. Talat, BM'nin sorunu çözmek için
harekete geçmesi ve Güvenlik Konseyi'nin de Genel Sekreter'in
hazırladığı raporun onaylanması için çalışma yapması gerektiğini
kaydetti.
Kıbrıslı
Türklerin artık Avrupa ve dünya kamuoyunda farklı algılandığını,
Kıbrıs'ın kuzeyine yabancı yatırımcının ilgisinin arttığını, bunun,
adadaki Türklerin dünyayla bütünleştiği anlamına geldiğini anlatan
Talat, şöyle devam etti: ''KKTC'ye yapılan izolasyon zayıflamaya
başladı. AB ile uyum çalışmalarımız var. Teknik hazırlıklar devam
ediyor. Kıbrıs Türk halkı ekonomik anlamda dünyayla entegre olacak.
Bütün bu adımlar gösteriyor ki, izolasyon büyük ölçüde zayıfladı. Henüz
izolasyon kalktı mı, beklediğimizi aldık mı? Hayır, almadık, ama
'hiçbir şey olmadı' demek de yanlış. Bugüne kadar yürüttüğümüz
politikanın istikrarlı bir şekilde devam etmesi gerekir.''
Talat, Kıbrıs'ta çözümden önce
Türk askerinin çekilip çekilmemesini tartışmayı doğru bulmadığını
belirterek, "Kıbrıs sorununun nedeni ve Kıbrıs sorununun kendisi,
adadaki Türk askerinin varlığı değil" dedi. (Kıbrıs, 4 Şubat)
- Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Serdar Denktaş, Kıbrıs'ta
çözümü kendisinin de istediğini hem de yarın istediğini, elinde sihirli
değnek olsa bunu yapacağını ancak böyle bir sihir bulunmadığını
söyledi. Serdar Denktaş, sivil toplum örgütlerinin önemine
inandıklarını ayrıca Avrupa'nın da bu örgütlerin sesine kulak verdiğini
belirtti.
"Çözümü ben de isterim hem de
yarın. Elimde sihirli değnek olsa bunu hemen yaparım ama böyle bir
sihir yok" diyen Denktaş, sorunun çözümü konusunda inisiyatifin ne
kendilerinin ne de Türkiye'nin elinde olduğunu, çözümü Türkiye değil
Kıbrıs Türk Halkı'nın iradesinin sağlayacağını ancak bunun Rumlar
isterse gerçekleşebileceğini vurguladı. Rum'un bunu istemediğini
bilerek "Ekim ayına kadar mutlak çözüm" demenin tavize hazır olmak
yönünde bir görüntü verdiğini kaydederek, Rum'un çözüm yönünde bir
motivasyonu kalmadığını ifade eden Denktaş, tek motivasyonlarının Türk
askerinin adadan ayrılması olduğunu ifade etti.
Annan Planı'nın gerisine düşmemek
şartıyla bu çerçevede görüşmelere hazır olduklarını söyleyen Denktaş,
ancak Rum tarafının bu tutumunu sürdürmesi halinde 4 değil 44 kere daha
masaya oturulması halinde de sorunun çözümlenemeyeceğini kaydetti.
Denktaş, karşı tarafı çözüme ikna etmenin yolunun, uluslararası
topluluğun, masaya oturulurken Rumlara, "Anlaşma olmadan kalkarsanız,
Türkler uluslararası topluluğa entegre olur" demek olduğunu söyledi.
(Kıbrıs, 4 Şubat)
- Kıbrıs'taki kayıp kişilerin akıbetini araştırmak
amacıyla kurulan Otonom Kayıp Şahıslar Komitesi, Rum üye Eliades
Georgıadi'nun toplantılara katılmaması nedeniyle toplanamıyor.
Komitenin planlanan resmi toplantısına Rumların katılmaması dolayısıyla
toplantı gerçekleşemedi ve Türk tarafı kayıplar konusundaki yeni
belgelerini sunamamış oldu.
Kızılbaş bölgesinde mezar
yeri olup olmadığını tespit amacıyla yapılan kazının ardından 17 Ocak
tarihinde düzenlenen gayrı resmi toplantıya Rum temsilci katılmamıştı.
19, 26 Ocak ve 2 Şubat tarihleri için de toplantı yapılması bir ay önce
programlanmış olmasına rağmen Rum temsilci bu toplantılara da
gelmemişti. Avrupa Konseyi Delegeler Komitesi'nin 7-8 Şubat
tarihlerinde Strasburg'ta yapacağı toplantıların gündeminde Kıbrıs'taki
kayıp kişilerin durumu da bulunuyor. Rum tarafının bu toplantıda siyasi
avantaj sağlamak amacıyla toplantılara katılmadığına dikkat çekiliyor.
(Kıbrıs, 4 Şubat)
- Türkiye'de DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, KKTC'de
hakkaniyetli bir çözüm olmadan, Rum kesimi ve AB'nin dillendirdiği
asker çekilmesinin söz konusu olmaması gerektiğini söyledi. Ağar,
DYP'nin, çok uzun yıllardan beri Kıbrıs konusunu, dış politikanın ana
ve temel sorunu olarak gördüğünü ve görmeye devam edeceğini söyledi.
Ağar, "Türkiye ve Kıbrıs'ta yaşayan soydaşlarımızın, hiç bitmeyen ve
bitmeyecek olan karşılıklı işbirliği, beraberlik, kavrayış içerisinde
bu milli meseleyi, milli davayı götürmelerinden kaynaklanmaktadır" diye
konuştu.
Başta AB olmak üzere, KKTC'ye
vaat edilen hiçbir iyileştirmenin yapılmadığını ancak çok cılız bazı
adımların atıldığını kaydeden Ağar, bunun, "tanıma" anlamına gelmeyen,
küçük atılımlar olduğunu belirtti. "Bunların daha ileri boyutlara
gelmesi gerekmektedir" diyen Ağar, hakkaniyetli bir çözüm ile Kıbrıs'ta
yaşayan soydaşların haklarının korunmasını isteyerek, "Ancak bütün
bunlar olurken, her şeyi veren hiçbir şey almayan konumunu görmek bizim
işimiz değildir" dedi. (Kıbrıs, 4 Şubat)
4 Şubat KKTC'den Kıbrıs Rum kesimine ticari mal
akışını düzenlemek amacıyla hazırlanan Yeşil Hat Tüzüğü genişletiliyor.
Avrupa Komisyonu Kıbrıs Temsilciliğinden yapılan açıklamaya göre, Rum
Yönetimiyle AB Komisyonu arasında bu konuda ön anlaşmaya varıldı. Ön
Anlaşmaya göre, tarım ürünleri, özellikle narenciye ticaretindeki
engeller kaldırılıyor. Bireyler geçişlerde kişisel kullanım amacıyla
sadece 135 Euro'luk mal taşıyabilecek. Bireyler beraberlerinde sadece 1
litrelik alkollü içki ve 40 sigara geçirebilecek.
Bostancı (Astromeritis) ve
Lokmacı'da (Ledra Street) planlanan 2 yeni kapının açılmasıyla ilgili
çalışmalar devam ediyor. AB'nin sponsorluğunda ara bölgenin mayınlardan
temizlenmesi çalışmaları çerçevesinde Bostancı bölgesindeki mayınların
temizlenmesi çalışmaları bir süre sonra başlayacak.
AB Komisyonu ile Rum Yönetimi,
Yeşil Hat Tüzüğü kapsamındaki ticarete daha fazla ürün katma konusunda
daha esnek bir prosedür takip edilmesinde anlaştı. Düzenleyici çerçeve
ise günlük iş pratiğine uygun hale getirildi. Tümüyle Kuzey Kıbrıs'ta
üretilmiş veya işlenmiş ürünlerin tamamı bu ticaretin kapsamına alındı.
Tarım ürünlerinin, özellikle
narenciyenin ticaretindeki engeller kaldırılacak. KKTC ile Güney Kıbrıs
Rum Yönetimi arasındaki geçişlerde kişiler beraberlerinde toplam 135
Euro'luk mal geçirebilecek. Alkol ve sigaradaki sınırlamalar ise devam
ediyor. Bireyler beraberlerinde sadece 1 litrelik alkollü içki ve 40
sigara geçirebilecek. (Vatan, 5 Şubat)
- Özellikle Güzelyurt bölgesi halkı için büyük önem
taşıyan Bostancı Kapısı'nın açılması yönünde önemli bir adım atılarak
bölgede mayın keşif çalışması başlatıldı. Kıbrıs'taki BM Barış Gücü
(UNFICYP) Sözcüsü Brian Kelly, bu çalışmayla mayın temizleme
faaliyetlerine gelecek hafta başlanmasının hedeflendiğini bildirdi.
Mayın keşif çalışması, AB'nin
sponsorluğunda ara bölgenin mayınlardan temizlenmesi çalışmaları
çerçevesinde Kıbrıs'taki Birleşmiş Milletler Proje Hizmetleri Ofisi'ne
bağlı olarak çalışan ve "UNOPS PPF" olarak adlandırılan uzmanlarca
yürütülüyor. (Vatan, 5 Şubat)
- TC Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Türkiye'nin
Kıbrıs Rum kesimini tanımadığını ve adada nihai çözüm sağlanana dek de
tanımayacağını söyledi. Gül, "Gümrük Birliği anlaşmasının Rum kesimini
de kapsayacak şekilde genişletilmesini öngören protokolün Türkiye
tarafından imzalanması konusunda tek hassasiyetin, Rum kesimini tanıma
anlamına gelmemesi olduğunu" vurguladı.
Gül, "Bildiğiniz gibi biz 3
Ekim'de müzakerelere başlayacağız. O zamana kadar vaktimiz var, gerekli
çalışmaları yapıyoruz. Burada bizim birinci önem verdiğimiz nokta
şudur: Kıbrıs Rum kesimini tanımıyoruz biz ve nihai çözüm olana kadar
da tanımayacağız. Bu protokolün bizden daha önce kayıtsız şartsız
imzalanması istenmişti, ama biz bunu reddettik. Onun için Brüksel'de
bazı problemler çıkmıştı. Daha sonra bizim o şartlarımızı AB kabul
etti. Daha sonra yapılan açıklamalarda da herhangi bir tanımanın söz
konusu olmadığı söylendi. Şimdi biz kendi tedbirlerimizi alarak,
herhangi bir şekilde dolaylı olarak da bu protokol imzalandıktan sonra
bir tanımanın söz konusu olduğunu göstermeyecek bir şekilde, Kıbrıs Rum
kesimini nihai bir çözüm olana kadar tanımayacağımızı teminat altına
alarak, bu protokolü günü geldiğinde imzalayarak yolumuza devam
edeceğiz" dedi.
Gül, Leopold Maurer'in protokol
başlayana dek bazı adımların atılmasından söz ettiğini de anımsatarak,
"Bu adımlar AB'nin atması gereken adımlardır. Avrupa Komisyonu'nun
Kıbrıslı Türklerin ambargolardan ve izolasyondan kurtarılmaları için
hazırladığı ve teklif ettiği iki tane tüzük vardır. Dolayısıyla
atılması gereken adımlar bu adımlardır. Bunlar AB'nin masasında
durmaktadır ve Rum blokajıyla karşı karşıyadır. Umut ediyoruz ki,
koskoca Avrupa Birliği Kıbrıs Türklerine verdiği sözleri tutabilecek
konuma gelecektir. Eğer AB referandumdan önce verdiği sözleri unutursa
veya yapamaz duruma geçerse Kıbrıs Türkleri ve bizim nezdimizde çok
büyük kredi kaybedecektir. O açıdan AB temsilcisinin atılabilecek
adımlardan bahsetmesini de memnunlukla karşılarım" diye konuştu.
(Vatan, 5 Şubat)
- Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, ortak milli dava
Kıbrıs sorununun ancak Türkiye ile birlikte çözüme
kavuşturulabileceğini belirterek, "Biz ateş olsak düştüğümüz yeri
yakarız" dedi. Türkiye'nin stratejik çıkarları nedeniyle Kıbrıs'a
geldiğini de söyleyen Denktaş, "Sorun Kıbrıs Türkü'nü kurtarmak
olsaydı bizi Türkiye'ye götürür ve 30-40 apartmana yerleştirirdi"
ifadelerini kullandı. (Vatan, 5 Şubat)
- Başbakan Mehmet Ali Talat, doğrudan ihraç dışında
bir uygulamanın kesinlikle izolasyonun kaldırıldığı anlamına
gelmeyeceğini ve böyle bir şeyi kabul etmelerinin mümkün olmadığını
söyledi. Talat, "İzolasyonların kaldırılabilmesinin yegane yolu, bizim
de serbest ticaret yapabilmemizdir; kendi limanlarımızdan, kendi hava
limanlarımızdan. Bundan vazgeçmemiz mümkün değildir. Bunu elde edinceye
kadar uğraşacağız. Mücadele edeceğiz" dedi.
Talat, bazı gazetelerde tüm
bunların yapılmasının seçim sonrasına kaldığı yönünde haberler olduğuna
hatırlatarak, 30 euroyu 135 euroya çıkaran, narenciyeyi Yeşil Hat
Tüzüğü'ne dahil eden son değişikliklerin bu haberlerin doğru olmadığını
ortaya koyduğunu söyledi. Esas hedefin doğrudan ticaret olduğunu
ısrarla yineleyen Başbakan Talat, Rum basınında yer alan ve son AB
ziyaretinde, Ticaret Tüzüğü'nde ısrar ederek, Mali Yardımı reddettiği
yönündeki haberlerin de gerçek dışı olduğunu belirterek, "Benim
söylediğim, mali yardım ile doğrudan ticaret tüzüklerinin ayılamaz bir
bütün olduğudur" diye konuştu.
Talat, AB'nin bu iki tüzük
konusundaki Rum engelini aşabilmek için ilk önlem olarak mali yardım
tüzüğünü geçirmek istediğini ifade ederek, bunun yararlı olmayacağını,
mali yardımın geçmesi halinde Papadopulos'un asla doğrudan ticaret
tüzüğüne onay vermeyeceğini AB yetkililerine söylediğini anlattı.
(Vatan, 5 Şubat)
- Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Serdar
Denktaş, Kıbrıs konusunda mayıs ayında başlayacağını öngördükleri
müzakereler öncesinde masaya oturmadan oradan hangi koşullarda
kalkılacağının belirlenmesinin müzakerelerin başarısı açısından büyük
önem taşıdığını söyledi. Ülkedeki genel sorunun belirsizlik olduğunu
ifade eden Denktaş, "Biz belirsizliği ortadan kaldırma
kararlılığındayız" dedi.
Denktaş, "Mayıs ayı ile birlikte
müzakerelerin yeniden başlayacağını söyledi ve bu süreçte önemli olanın
masadan nasıl kalkılacağına oturmadan önce karar verilmesi olduğunun
altını çizdi. Serdar Denktaş, Rumlarla Türk tarafının siyasi
eşitliğine dayalı, iki kesimliliğin varolduğu ve Türkiye'nin
garantörlüğünün devam ettiği bir çözüm noktasında anlaşmaları halinde
masadan birleşik bir Kıbrıs olarak kalkılacağını belirtti. (Vatan, 5
Şubat)
5 Şubat Avrupa Parlamentosu'nun (AP) önde gelen
gruplarının, KKTC temasları sürüyor. AP Liberal ve Demokratlar Birliği
Grubu'nun etkili isimlerinden İngiliz Barones Sarah Ludford, mali
yardım ve doğrudan ticaret konularının Brüksel'de yavaş ilerlemesinden
endişeli olduğunu belirterek, referandumda Kuzey'den çıkan "evet"in
Avrupa'daki olumlu etkilerinin devamının gelmesi gerektiğini ancak
bunun gerçekleşmediğini ifade ederek, "Bunun olmaması adaletsizliktir"
dedi.
Ludford, Kuzey Kıbrıs'ın AB'ye
hazır hale gelmesinin herkesin yararına olacağını, müktesebat ve
altyapı konusunda çok şey yapılabileceğini ifade ederek, "İşi ve nelere
yapılması gerektiğini biliyoruz, o zaman hadi yapalım" dedi. (Kıbrıs, 6
Şubat)
- KKTC'de temaslarda bulunan Avrupa Parlamentosu
Sosyalist Grup Başkan Vekili Jan Marinus Wiersma, gerek AP gerek
Sosyalist Grup olarak Kıbrıs'ın AB üyeliğine tam destek
verdiklerini söyledi. Annan Planı'nın referandumda Rumlarca kabul
edilmemesinden duyduğu üzüntüye işaret eden Wiersma, planı destekleyen
Talat ile sorunu Annan Planı çerçevesinde çözüm girişiminde bulunan
Kıbrıs Türkü'nün ortaya koyduğu çabayı memnuniyetle karşıladıklarını
kaydetti.
Tarafların büyük çoğunlukta kabul
edeceği ve konsensusa varacağı bir anlaşmaya varmanın zor olacağına da
dikkat çeken Wiersma, "Ancak ben oldukça iyimserim. Talat gibi
siyasilere şükürler olsun. Hala çözüm konusunu görüşmeye yönelik
dinamizm ve enerji var. AB'nin Türkiye'ye müzakere tarihi vermesi de
olumlu bir sinyaldir" dedi. (Kıbrıs, 6 Şubat)
- Başbakan Mehmet Ali Talat, hedeflerinin AB
olduğunu belirterek Avrupa Parlamentosu'ndan gelen desteğin büyük ve
anlamlı bir destek olduğunu söyledi. Talat, "Biz dünyalıyız. Biz
Avrupalıyız. Biz çağdaşız. Biz zannedildiği gibi dünyaya meydan okuyan,
dünyanın akışına tersine kürek sallayan bir halk değiliz" dedi.
Kıbrıslı Türklerin çözüm isteğinin, çözüm ve adanın yeniden birleşmesi
vizyonunun devam ettiğini kaydeden Başbakan Talat, hiç bir şeyin
çözümün yerini almasının mümkün olmadığını belirtti. (Kıbrıs, 6 Şubat)
- Türk tarafı, Kıbrıs'taki kayıpların akıbetini
araştıran Otonom Kayıp Şahıslar Komitesi toplantısında Rum tarafına,
Rum kayıpların gömülü olduğuna inanılan mezar yerleri hakkında bilgi
sundu. Komite'deki Türk Üye Rüstem Tatar, "Bu ilk defa olmuştur, bu
bakımdan önemlidir" dedi. Sözkonusu gelişmenin, Türk tarafının bu
konudaki samimiyetinin kanıtı olduğunu vurgulayan Tatar, şunları
kaydetti: "Dolayısıyla Rum tarafının son 4 komite toplantısını boykot
etmesinin gereği olmadığını kanıtlamaktadır. Temennimiz, bu insancıl
konuda her iki tarafın samimi davranıp sorunu bir an evvel halletmesi
ve ızdırap içinde yıllardır bekleyen ailelerin huzura kavuşmasının
sağlanmasıdır."
Tatar, Strazburg'ta Avrupa
Konseyi Delegeler Toplantısı'nın 7-8 Şubat'ta yapılacak toplantısının
gündeminde bulunan kayıplar konusunda gereken bilgileri vermek üzere
Strazburg'a gideceğini belirtti. Tatar, "Temennim, bu platformda
Rumların geçmişte yaptıkları propagandadan vazgeçmeleri ve Kıbrıs'ta
sorunu çözüme kavuşturmaya çalışan Otonom Kayıp Şahıslar Komitesi'ne
yardımcı olmalarıdır" dedi. (Kıbrıs, 6 Şubat)
6 Şubat ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, Annan
Planı'nın kabul edilmemesinin hayal kırıklığı yarattığını kaydederek,
KKTC'ye yönelik izolasyonların kaldırılması için fırsatları gözden
geçirdiklerini ve bazı adımlar üzerinde durduklarını söyledi. (Kıbrıs,
7 Şubat)
- Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Serdar
Denktaş, Kıbrıs konusunda Türk tarafı olarak çözüme hazır olduklarını,
ancak görüşmelerin başlayabilmesi için Rum yönetimi lideri Tasos
Papadopulos'un çözüm için çalışacağı ve bu yönde bir iradeye sahip
oldukları konusunda BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ı ikna etmesi
gerektiğini söyledi.
Denktaş, "Kıbrıs konusunda
müzakerelerin başlayabilmesi, Rum lider Papadopulos'un çözüm için bu
kez gerçekten samimi olduğu konusunda BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ı
ikna etmesiyle mümkün olacaktır" dedi ve Annan'ın beklentisinin de bu
olduğunu belirtti.
GKRY yetkilileriyle resmi ya da
gayri resmi olarak görüşme girişimlerinde bulunduğunu bildiren Serdar
Denktaş, bu girişimlerinin amacının, pratikte yaşanan sorunları
gidermeye yönelik olduğunu söyledi. Serdar Denktaş, şunları söyledi:
"Geçişlerin serbest bırakılmasıyla birlikte yaşayarak gördük ki, bazı
istenmeyen olaylar da olabiliyor ve bunlar ciddi sıkıntı yaratıyor.
Örneğin, (işadamı Elmas) Güzelyurtlu cinayetinde ortaya çıkan durum
buna örnek teşkil ediyor. Bu konuları Rum yetkililerle karşılıklı
konuşabilmeli ve çözüm üretebilmeliyiz. Bunun başka yolu yok. Yarın
Güzelyurtlu olaylarının benzerlerinin iki tarafta da yaşanmasını
istemiyorsak, oturup konuşmalıyız. Ben bu yönde, bu konuları görüşmek
için girişim yaptım. Bakalım. Yaklaşımlarını göreceğiz." (Kıbrıs, 7
Şubat)
7 Şubat TC Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, "Kuzey
Kıbrıs'a yönelik izolasyonun kalkması için Endonezya öncülük etmeli"
dedi. Erdoğan'ın, Endonezya Cumhurbaşkanı Susilo Bambang Yudhoyono ile
Cakarta'da yaptığı görüşmede, Kıbrıs sürecini anlattığı ve bu konuda
Endonezya'nın desteğini istediği de bildirildi. Erdoğan'ın "Kuzey
Kıbrıs'a yönelik izolasyonun kalkması için Endonezya öncülük etmeli"
dediği ifade edildi. (Kıbrıs, 8 Şubat)
- Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Kıbrıslı Türklerin
uzlaşma isteminin bazı çevrelerce (Weston, De Soto, AB üyeleri),
"Türkiye'nin garantisini istemiyorlar, ayrılık istemiyorlar,
bağımsızlık istemiyorlar" diye yorumlanmakta olduğuna işaret
etti. Denktaş, basında, ABD ile İngitere'nin uçakların Ercan'a
inmesi konusunu incelediği yönünde bir haber gördüğünü belirterek, "10
aydır hala inceleme yapılıyor. Aldatmasınlar bizi" dedi. Uçakların
inişinin siyasi kararla halledilebileceğini, siyasi karar verilse
hukuki alandaki işlemlerin de yapılabileceğini ifade eden Cumhurbaşkanı
Denktaş, şöyle devam etti:
"Bizi oyalıyorlar. AB'nin
ambargoları kaldırma vaadi; kimse unutmasın ve kimse bu halkı
aldatmasın, bu birleşme isteyen Kıbrıs Türk bireyleri içindir. Kimse
KKTC için demiyor. Hatta Kıbrıs Türk halkı için de demiyor. Rum'un
azınlık olarak takdim ettiği 'azınlık cemaat bireyleri' için birşeyler
yapmaya çalışıyorlar. Kendi kendimizi aldatmayalım, Allah için
olsun... Yeniden yanlış yapmayalım. Bağımsızlığa sahip çıkalım. Sahip
çıkacağımızı herkese duyuralım ki, Rum'un, bizimle ortaklık yapma
ihtiyacı doğsun." (Kıbrıs, 8 Şubat)
- Başbakan Mehmet Ali Talat, Yeşil Hat Tüzüğü'nün
Direkt Ticaret Tüzüğü'nün yerini tutamayacağını vurgulayarak, Rum
yönetiminin bu yöndeki karşı çıkışına tepki gösterdi ve GKRY Lideri
Tassos Papadopulos'un kendisine yönelik, bu gelişmeyi, Kıbrıslı
Türklerin Rum limanlarından ticaret yapmasını engellememesi yönündeki
çağrısını eleştirdi. Bunun Rum yönetiminin bildik niyetini ortaya
koymakta olduğunu belirten Talat, "sağlıksız" ifadesini kullandığı bu
niyetin, AB'nin komisyon ve diğer kurumlarında kabul görmeyeceğine olan
inancını belirtti.
Talat, üzerinde ısrarla durulan
ve Kıbrıslı Türkler için hayati önem taşıdığını ifade ettiği Direk
Ticaret Tüzüğü'nü, Rum Yönetimi'nin değişik yöntemlerle engelenme
çabalarına dikkat çekerken, Direk Ticaret Tüzüğü'nün bir anlamda, Mali
Yardım Tüzüğü ve Yeşil Hat Tüzüğü'nü tamamlamakta olduğunu kaydetti.
"Bizim açımızdan, Direkt Ticaret
Tüzüğü'nün uygulanması ve limanların resmen çalışması halinde Yeşil
Hat'tan her türlü ticaretin yapılmasına izin vermeye hazırız" diyen
Talat, bunun Kıbrıs ekonomisinin bütün olarak entegre olması ve ileriki
aşamada, çözüm yönünde bir adım oluşturacağını söyledi. Talat,
AB'nde ve özellikle parlamentoda Kıbrıslı Türklere olan sempatinin
geçmişe göre artış gösterdiğini ancak Kıbrıs sorununun çözümsüzlüğü ve
Kıbrıslı Rumların sorunu çözmeme yönündeki kararı nedeniyle Kıbrıslı
Türklerin orada hak ettiği şekilde temsil edilemeyişinden yakınırken,
Avrupa Konseyi'nde 2 Kıbrıslı Türk'ün çözüme kadar gözlemci sıfatıyla
temsiliyet elde etmesinin kendimizi anlatmak ve direk ilişki kurmak
açısından memnuniyet verici olduğunu kaydetti. (Kıbrıs, 8 Şubat)
- Avrupa Parlamentosu'nun önde gelen gruplarının
KKTC'deki temasları sürüyor. AP Liberal ve Demokratlar Birliği İngiliz
Milletvekili Andrew Duff, Avrupa Parlamentosu'nda Kıbrıslı Rumlara
baskı uygulayacakları konusunda söz verdi ve Kıbrıs sorununun
Brüksel'deki öneminin arttığını vurguladı. Duff, AB Konseyi'nin Ticari
Yardım Tüzüğüne yönelik düzenlemeler konusunda başarışız olduğunu
söyledi ve İngiltere'nin dönem başkanlığında birçok konuda daha aktif
olunacağını açıkladı.
Chris Davies ise, referandumda
Kıbrıs Rum Liderliği'nin AB'yi hayal kırıklığına uğrattığını
söyleyerek, Kıbrıs Rum tarafının herhangi bir ilerleme konusunda
AB'yi cesaretlendirmediğini kaydetti ve "Hatta tam zıddını yapıyorlar"
dedi. Davies, uzun zaman boyunca Türkiye'nin ve Kıbrıslı Türklerin
Kıbrıs sorununun kaynağı olarak görüldüğünü vurgulayarak,
Kıbrıslı Rumların da "kendilerini anlaşma ister göstererek" bu
algılamaya yardımcı olduğunu söyledi. (Kıbrıs, 8 Şubat)
- KKTC'de üretilen mallar artık Güney Kıbrıs'ta
pazarlanabilecek. Sanayi Odası'ndan yapılan açıklamaya göre, Güney
Kıbrıs'ta faaliyet gösteren M.G.C Group hiçbir ücret veya komisyon
almadan Kuzey Kıbrıs ürünlerini Güney Kıbrıs'ta pazarlayacak. Ayrıca,
yapılacak hizmetin bedeli ABD tarafından karşılanacak. Bu amaçla USAID
tarafından görevlendirilen Amerikan danışmanlık şirketi ile M.G.C Group
arasında bir sözleşme imzalandı. Bir süreden beridir ABD
Büyükelçiliğiyle Kuzey Kıbrıs'tan Güney Kıbrıs'a Yeşil Hat Tüzüğü
çerçevesinde satılan mal miktarının artırılması yönünde çalışmalar
yapan Sanayi Odası'ndan yapılan açıklamaya göre USAID'in bu amaçla
görevlendirdiği danışmanlık şirketi, Güney Kıbrıs'tan bir Pazarlama
Danışmanlık Şirketi (M.G.C Group - Marios G. Christodoulou) ile
sözleşme imzaladı.
Sözleşmeye göre, Güney Kıbrıs'ta,
Kuzey Kıbrıs ürünlerinin pazarlaması yapılacak ve mal almak isteyen
Güney Kıbrıs firmaları Kuzey Kıbrıs üreticileriyle buluşturulacak. Bu
sözleşmeye göre, M.G.C Group hiçbir ücret veya komisyon almadan Kuzey
Kıbrıs ürünlerini Güney Kıbrıs'ta pazarlayacak. Yapılacak hizmetin
bedeli de, ABD tarafından karşılanacak. (Kıbrıs, 8 Şubat)
- Avrupa Konseyi'nin büyükelçiler seviyesinde
toplanan Delegeler Komitesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)
kararlarının üye ülkeler tarafından uygulanması konusu tartışılacak.
AİHM'nin özellikle Türkiye, İngiltere, İtalya, Yunanistan ve Romanya
ile ilgili aldığı kararların uygulanması, bu toplantıda gözden
geçirilecek.
Toplantılarda Türkiye'den açılan
davalarda alınan kararların yanı sıra Kıbrıs Rum kesiminden yapılan
başvurular konusunun gözden geçirileceği öğrenildi. Türkiye ve KKTC'den
gelen hukukçuların toplantıda Avrupa Konseyi üyelerine, adadaki durum
ve Rumların istimlak başvurularını incelemek için kurulan tanzim
komisyonu hakkında bilgi verecekleri bildirildi. (Kıbrıs, 8 Şubat)
- Kuzey ve Güney arasında beşinci sınır kapısının
açılmasının planlandığı Bostancı yanındaki ara bölgede mayınların
temizlenmesi çalışmalarına başlandı. BM Barış Gücü Basın Sözcüsü Brian
Kelly, mayın temizleme çalışmalarının başladığını ve bölgenin mayından
arındırıldığından emin olana kadar süreceğini vurguladı. (Kıbrıs, 9
Şubat)
- GKRY lideri Tasos Papadopulos, AB'den, Ada'da
nihai istikrarın sağlanmasına yardımcı olmak için daha aktif rol
üstlenmesini istedi. Papadopulos, "Kıbrıs'ta işleyen ve sağlam bir
çözüm ve Avrupa'nın BM'nin yanında daha aktif rol oynamasını"
istediklerini söyledi. Rum lider, "Türkiye'nin bir adım öne atarken,
genelde aynı anda iki adım geri attığı" ve "Türkiye'nin bir yandan
işbirliğinden bahsederken, diğer yandan Türklerin Ada'ya
yerleşimlerinin sürdüğü" gibi iddialarda bulundu. (Kıbrıs, 8 Şubat)
8 Şubat GKRY lideri Tasos Papadopulos, Türkiye ile
adanın geleceğine ilişkin müzakerelere başlamak için doğru zaman
olmadığını söyledi. Papadopulos, "Herhangi bir zamanda müzakereye
hazırız, ancak bu müzakereleri yapıcı bir sonuca götürecek (birkaç)
önkoşul mevcut değil" açıklamasını yaptı. Papadopulos, BM Genel
Sekreteri Kofi Annan'dan tarafların müzakere masasına oturması için
aracı olmasını istediğini de sözlerine ekledi. (Kıbrıs, 9 Şubat)
- TC Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Kıbrıs Rum
kesiminin Kıbrıs sürecinde adım atması halinde, Türkiye'nin kalıcı
barış için görüşmeye hazır olduğunu söyledi. GKRY lideri Tasos
Papadopulos'un, Türkiye ile adanın geleceğine ilişkin müzakerelere
başlamak için doğru zaman olmadığı yönünde yaptığı açıklamaya ilişkin
soruyu yanıtlayan Gül, "Hayret ediyorum, demek ki Kıbrıs Rum
yönetiminin başkanı, artık AB adına konuşur duruma gelmiş, AB'nin
bundan herhalde alacağı epey ders vardır. Her şey, zirvede (Brüksel
zirvesi) ne kararlaştırıldıysa o şekilde devam edecektir" diye konuştu.
Gül, "Adım atması gereken taraf
varsa o da Rum kesimidir, çünkü bütün dünyayı şok eden, BM planına
karşı çıkan, AB'nin bütün çağrılarına hayır diyen, AB'nin sesinin adaya
ulaşmasını bloke eden, AB'yi zora düşüren onlar olmuştur. Bütün bunları
tekrar değerlendirip yeni adımlar atarlarsa, Türkiye kalıcı barış için
görüşmeye her zaman hazırdır" dedi. (Kıbrıs, 9 Şubat)
- Dışişleri Bakanı Başbakan Yardımcısı Serdar
Denktaş, Kıbrıs'ta iki idarenin müşterek tanınmasının ancak
çözüme ulaşmakla mümkün olacağını vurguladı. Denktaş, GKRY lideri
Papadopulos'un Ankara Antlaşması'nın AB'nin bütün üyelerine
uygulanmasının siyasi tanınmayı içermemesi durumunda bunu veto
edip kabul etmeyeceği açıklamasına değinerek, "Papadopulos zaman zaman
böyle cesurane çıkışlar yaptı. Kıbrıs'ta iki idarenin müşterek
tanınması ancak ve ancak çözüme ulaşmakla mümkün olacak. Papadopulos'un
bunun dışında hiçbirşey beklememesi lazım" dedi. Dışişleri Bakanı
Başbakan Yardımcısı Serdar Denktaş, Papadopulos'un başlayacak olan
görüşmelerde mevcut tutumunu sürdürerek Kıbrıs Türk Halkı'nın
eşitliğini bir kez daha reddetmesi durumunda, günün sonunda Kıbrıs
Türkü'nün artık kendi yolunu çizmiş olacağını söyledi.
Denktaş, "Kıbrıs Türkü bütün
dünyayla entegre olmuş bir şekilde, izolasyonlardan tam anlamıyla
kurtulmuş şekilde ve yıllardır içinde yaşadığı belirsizliği kaldırarak
masadan kalkmış olacaktır. Papadopulos mevcut politikalarını ve
tutumunu yeniden gözden geçirmek durumundadır" dedi. (Vatan, 9 Şubat)
- Macaristan Başbakanı Ferenc Gyurcsany, Türkiye'nin
AB üyeliği için GKRY'yi tanımasının gerekli olduğunu ve Türk
askerlerinin adadan çekilmesi konusunun, en kısa zamanda müzakere
edilmesini umduğunu kaydetti. (Vatan, 9 Şubat)
9 Şubat DİSİ üst düzey yöneticilerinden oluşan bir
heyet, temaslarda bulunmak üzere Türkiye'ye gitti. 31 yıl sonra resmi
temaslar yapmak üzere Ankara'ya davet edilen ilk Kıbrıslı Rum parti
lideri olan Anastasiades, "3 Ekim'e kadar çözüm bulunmaz ve Türkiye'nin
tam üyeliği beklenirse, hepimizin zararına olur. Kıbrıs bir daha
birleştirilemez" şeklinde konuştu. (Fileleftheros, 8 Şubat, Kıbrıs, 10
Şubat)
- AP Sosyalist Grubu, Kıbrıslı Türk ve Rum Sosyalist
Parti gruplarıyla temasları sıklaştırma kararı aldı. Sosyalist Grup
üyesi Jan Marinus Wiersma, grubun tüm Kıbrıs halkını AB'ye entegre
etmek için etkin bir politika yürüteceğine dikkat çekerek, GKRY'deki
sosyalist parti EDEK ile KKTC'deki CTP'yi bu çalışmalara katılması için
davet edeceklerini belirtti. (Kıbrıs, 10 Şubat)
10 Şubat BM Genel Sekreteri Kofi Annan, GKRY lideri
Tasos Papadopulos'tan, adanın birleşmesi amacıyla hazırlanan planına
itirazlarını listelemesini istedi. Annan, "Papadopulos'un görüşmeler
yeniden başlamadan önce itirazlarını listelemesinin yardımcı
olabileceğini" söyledi. Papadopulos'un, halkıyla konuşma ve bunun
üzerinde düşünme olanağı bulunduğunu belirten Annan, "Papadopulos'tan
görüşlerini ve yapılmasını istediği değişikleri yazmasını istiyorum.
Bu, görüşmelere başlayacak herkes için faydalı olabilir. Masada bir
öneri vardı. Buna itiraz etti. Bu itirazlarının detaylı listesi
yardımcı olabilir" diye konuştu. (Kıbrıs, 11 Şubat)
- KKTC'de tespit edildiği söylenen 11 mezar yeri,
Avrupa Konseyi gündemine taşındı. Ankara ve KKTC, Rum Yönetimi
tarafından 2001 yılında AİHM'de Türkiye'ye karşı kazanılan
devletlerarası dava kararının uygulanması çerçevesinde, Avrupa
Konseyi'ne kayıp Rumlar hakkında bilgi vermeye başladı. Nisan ayına
kadar dosyada ilerleme sağlanmazsa, Avrupa Konseyi'nin Ankara'ya karşı
ihtar niteliğinde bir karar alma riski bulunuyor. (Kıbrıs, 11 Şubat)
- TC Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Abdullah Gül, Azerbaycan Dışişleri Bakanı Elmar Memmedyarov'u kabulünde
yaptığı konuşmada, Azerbaycan'ın KKTC'ye uygulanan izolasyonun
kaldırılması yönünde adım atmasının yerinde olacağını belirterek,
böylelikle diğer ülkelere örnek teşkil edebileceğini kaydetti.
Memmedyarov da konuyu
araştıracaklarını, KKTC ile iş ilişkilerini nasıl
geliştirebileceklerini inceleyeceklerini ve şirketlerini bu yönde
teşvik edeceklerini ifade etti. (Kıbrıs, 11 Şubat)
- Başbakan Yardımcısı Dışişleri Bakanı Serdar
Denktaş, Kıbrıs konusunda tarafların eşitliğine dayalı adil ve kalıcı
bir çözüme ulaşılmadan adadan tek bir Türk askerinin dahi çıkmayacağını
tekrarladı ve "Kimse boş hayallerle kendini avutmaya kalkmasın" dedi.
Denktaş, "Türk tarafı olarak Kıbrıs'ta ne istediğimizi biliyoruz.
Çözümden yanayız. Bunun gereklerini yaptık ve yapacağız. Çözümden,
müzakerelerden kaçan taraf Rum tarafıdır. Müzakerelerin başlayabilmesi
Papadopulos'un masaya dönmesi ve bunun için Genel Sekreter Annan'ı
çözüm iradesine sahip olduğu konusunda ikna etmesiyle mümkün olacaktır.
Bu gerçekleri bir tarafa not ettikten sonra diyaloğun, tarafların
birbirini doğru algılayabilmesi açısından, önemli olduğunu düşünüyoruz"
şeklinde konuştu. (Kıbrıs, 11 Şubat)
- GKRY Meclis Başkanı Dimitris Hristofyas, Türkiye
ile diyaloğa girilmesinden rahatsız olmadıklarını söyledi. Rum
Demokratik Seferberlik Partisi'nin (DİSİ) Genel Başkanı Nikos
Anastasiadis'in Ankara ziyaretine değinen Hristofyas, "Biz diyalog
lehindeyiz ve bu tür girişimler bizim için rahatsız edici değil" dedi.
(Kıbrıs, 11 Şubat)
11 Şubat BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın, GKRY
Başkanı Tasos Papadopulos'tan Annan Planı'nda karşı çıktığı konuları
liste halinde bildirmesini istemesine, Papadopulos olumsuz cevap verdi.
Kıbrıs Türk tarafı, Annan'ın Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik bu
girişimini olumlu olarak nitelerken, GKRY lideri Papadopulos, bu
teklifi, "tarafsız bir yaklaşım olmadığı" gerekçesiyle reddetti.
Papadopulos, "Annan, sadece bizden yazılı olarak önerilerde bulunmamızı
istiyor. Bu tarafsız bir yaklaşım değildir. Erdoğan, görüş ve
önerilerini yazılı bildirmedi ki" dedi. (Kıbrıs, 12 Şubat)
- GKRY Sözcüsü Kipros Hrisostomidis, Rum lider Tasos
Papadopulos'un, BM planına itirazlarını yazılı olarak BM Genel
Sekreteri Kofi Annan'a vermiş olduğunu söyledi. Hrisostomidis,
''Papadopulos'un, BM planıyla ilgili itirazlarını ve bu plana ek
önerilerini detaylı bir mektupla geçen Haziran'da Genel Sekreter'e
ilettiğini'' belirtti. Sözcü, Annan'ın, taraflardan fikirlerini yazılı
olarak önceden istemediğini kaydetti. GKRY meclisinin, planda yapılması
istenen değişiklikler üzerinde çalıştığını belirten Sözcü,
Papadopulos'un, bu değişikliklerin dikkate alınmasını istediğini ifade
etti. (Kıbrıs, 12 Şubat)
- Yunanistan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Yorgo
Kumuçakos, Kıbrıs'ta "adil, kalıcı ve işler" bir çözüm istediklerini
söyledi. Kumuçakos, BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın, Kıbrıs için
hazırladığı barış planına itirazlarını bildirmesi yönünde GKRY lideri
Tasos Papadopulos'a yaptığı çağrıya da değinen yazılı bir açıklama
yaptı. "Atina'nın Kıbrıs sorununa adil, kalıcı ve işler bir çözüm
istediğini" bildiren Kumuçakos, dünkü çağrının, Annan'ın Kıbrıs'taki
referandumların ardından zaman zaman dile getirdiği tezler çerçevesinde
olduğunu belirtti. (Kıbrıs, 12 Şubat)
- Başbakan Mehmet Ali Talat, Türk tarafının Kıbrıs
ile ilgili görüşmelere hazır olduğunu ve BM Genel Sekreteri Kofi
Annan'ın Türk tarafından bir talebinin olmadığını söyledi. Annan'ın
GKRY lideri Tasos Papadopulos'tan, planına itirazlarını
istemesini değerlendiren Talat, Genel Sekreter'in Güvenlik Konseyi'ne
sunduğu raporda da, plana ilişkin itiraz listesini, "Net ve son olarak
belirleyin ve bildirin" diye istediğini kaydetti. Talat, "Sayın
Genel Sekreter demek ki bunu tekrarladı. Dolayısıyla Rum tarafının buna
cevap vermesi lazım" diye konuştu.
Talat, Rum ana muhalefet
Demokratik Seferberlik Partisi'nin (DİSİ) Ankara ziyaretinin partiler
arası diyalog açısında son derece önemli olduğunu, ancak bu temasın Rum
tarafında, "sorunu Türkiye ile çözeceğiz" yaklaşımına yol açmamasına
özen gösterilmesi gerektiğini söyledi. (Kıbrıs, 12 Şubat)
- Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Serdar
Denktaş, BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın, Rum Yönetimi Başkanı Tasos
Papadopulos'tan Annan Planı'nda karşı çıktığı konuları liste olarak
istemesini "olumlu bir gelişme" diye değerlendirdi. Denktaş, böyle bir
gelişmeyi beklediklerini ifade ederek, benzer bir çalışmaya 2 ay önce
başladıklarını söyledi. Serdar Denktaş, Türk tarafının Annan Planı'na
yönelik olarak başlatılan çalışmayla ilgili olarak İngiltere ve ABD
büyükelçiliklerini bilgilendirdiğini kaydetti.
Denktaş, BM Genel Sekreteri
Annan'ın Papadopulos'tan planla ilgili itirazlarının listesini
istemesinin birilerinin söylediği gibi proaktif siyasetin ürünü
olduğunu belirtti. Denktaş, "Ümit ederim ki Tasos Papadopulos
samimiyetini ortaya koyar ve Kıbrıs sorunundaki belirsizlik çözülür"
dedi. (Kıbrıs, 12 Şubat)
- Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Güney'i kara para
aklama, fuhuş ve mafyaların at oynadıkları bir ülke haline getiren,
Miloseviç'in paralarını aklayan GKRY Başkanı Tasos Papadopulos'un,
sırça bir köşkte oturduğunu ve kimseye taş atacak hali olmadığını
unuttuğunu belirtti. Denktaş, Güzelyurtlu ailesi cinayetiyle ilgili
delillerin ellerinde olduğunu belirten Rumların, bu delilleri BM
yetkililerine bile göstermediğini kaydederek, "Açıkçası 'sahte hükümet'
unvanlarının arkasına saklanarak yeni kanunsuzluklara tevessül
etmektedirler" dedi.
Denktaş, toplu mezarlara
gömülenlerin aileleri kan ağlarken Kayıp Şahıslar Komitesi'ni yıllardır
çalıştırmayıp Rum kayıplar konusunu AİHM'ye götürerek propagandayı
yeğleyen Papadopulos'tan, bu taktiklerden vazgeçip insanlık ve uzlaşma
yoluna gelmesini talep etmenin hakları olduğunu kaydetti. (Kıbrıs, 12
Şubat)
- ABD Büyükelçisi Michael Klosson, 30.5 milyon
dolarlık CYPEG programı hakkında bilgi verdi. Klosson, "Ekonomik Büyüme
İçin Kıbrıs Ortaklığı" (CYPEG) programının, "Kıbrıs'ta taraflar
arasındaki ekonomik açığı kapatmak ve kalıcı çözüme yardımcı olmak"
hedefiyle uygulandığını kaydetti. Klosson, projenin Kıbrıslı Türk
işadamlarının ada içinde ve dışında, özellikle ABD firmalarıyla
stratejik ortaklıklar kurmasına yardımcı olmayı hedeflediğini, ABD'nin
Kıbrıslı Türk iş çevreleriyle ticarete açık kalacağını vurguladı.
ABD'nin geçtiğimiz altı ayda
Kıbrıs Türk ekonomisindeki büyümeyi ve fırsatları desteklemek için
çalışma yaptığını anlatan Klosson, söz konusu çalışmanın Kıbrıslı
Türklere yönelik 30.5 milyon dolarlık CYPEG destek programının ilk
safhasını oluşturduğunu kaydetti. Klosson, Kıbrıs Türk ekonomisindeki
büyümeye katkı sağlamayı ve Kıbrıs Türk tarafının izolasyonlar
konusundaki sıkıntılarını rahatlatarak adanın iki tarafı için de
geleceğin daha iyi olmasına yönelik fırsatlar sağlamaya katkıda
bulunmayı hedeflediklerini söyledi.
ABD'nin politikasının Kıbrıs
sorununa iki taraftan da çoğunluğun destekleyeceği BM girişimleri
çerçevesinde kalıcı bir anlaşmaya ulaşılmasını sağlamak olduğunu
belirten Klosson, bunun yollarından birinin AB'deki dostlarının
çalışmalarına paralel olarak, Kıbrıs Türk ekonomisinin gelişimine
destek vermek olduğunu kaydetti. (Kıbrıs, 12 Şubat)
- Türkiye'de CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul
Milletvekili Onur Öymen, DİSİ Genel Başkanının AK Parti tarafından
Türkiye'ye davet edilmesinin Rum yönetimini meşrulaştırmada atılmış bir
adım olup olmadığını sordu. Öymen, Dışişleri Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül tarafından yanıtlanması istemiyle
TBMM Başkanlığına verdiği önergede, Kıbrıs Rum Kesimi'ndeki DİSİ
partisinin genel başkanı ile yöneticilerinin AK Parti tarafından
Türkiye'ye davet edildiklerinin basında yer alan haberlerden
anlaşıldığını belirtti. (Vatan, 12 Şubat)
12 Şubat Güney Kıbrıs'ta ana muhalefette bulunan ve
referandumda "evet" kampanyası yürüten Demokratik Seferberlik
Partisi'nin (DİSİ) Genel Başkanı Nikos Anastasiadis, 4 günlük Türkiye
temasları çerçevesinde TC Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'la biraraya
geldi. Anastasiades, 1963 yılında "Kıbrıs Cumhuriyeti"nin cumhurbaşkanı
Başpiskopos Makarios'un Ankara'ya yaptığı ziyaretten bu yana ilk kez,
Türk ve Rum siyasiler arasında tarihi bir diyaloğun başlangıcına imza
attı.
Anastasiades, Kıbrıs'ta barışın
sağlanmasının Kıbrıs, Yunanistan ve Türkiye'de daha iyi günlerin
yaşanmasına neden olacağını vurguladı. "Bu üç ülkenin ortak bir evinin
bulunduğunu, bunun da AB olduğunu ifade eden Anastasiades, "Beraber
yürüyeceğimize inanıyorum. Bize itimat edenlere netice vereceğimize
inanıyorum" dedi. (Kıbrıs, 13 Şubat)
- TC Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Kıbrıslı
Rumlara, "Uzlaşmamız gerekir.Annan Planı bir uzlaşmaydı. Kıbrıs Rum
halkı tamam olduğunu zannediyorsa yeniden oylayabilir" mesajını
gönderdi. Gül, "Türkiye'yi Kıbrıs sorununun dışına çıkarmaya çalışarak,
"Adadaki iki taraf herhangi bir sonuca varırsa, Türkiye gerçekten
katılır" dedi. (Kıbrıs, 13 Şubat)
- Başbakan Mehmet Ali Talat, "Kıbrıslı Türklerin
çözüm ve Kıbrıs'ın yeniden bütünleşmesini istediğini, ama bunun tek
taraflı iradeyle olabilecek bir şey olmadığını ve böyle bir hedefin
gerçekleşmesini Rum tarafının engellediğini" belirtti. Talat, "Kıbrıslı
Türklerin özellikle ekonomik izolasyonunun ortadan kaldırılması
gerektiğini" vurguladı. İzolasyonların kaldırılmasının, Rum tarafının
çözüm için harekete geçmesini sağlayacağını ve izolasyonların
kalkmasının çözümü tetikleyeceğini kaydeden Talat şöyle konuştu:
"Rum tarafı için en ciddi çözüm
teşviki Kıbrıslı Türklerin izolasyonunun kalkmasıyla gerçekleşir. O
yüzden buna son derece önem göstermek gerekiyor. Biz, Kıbrıs Türkünün
mutlaka çözüm hedefiyle hareket ederken, aynı zamanda izolasyonların
kaldırılmasının Rum tarafını harekete geçirebilme bakımından son derece
stratejik öneme haiz olduğunu biliyoruz. Bu nedenle de izolasyonların
kaldırılmasını, hem Kıbrıslı Türklerin daha rahat bir yaşama, dünyayla
daha bütünleşmiş bir yaşama kavuşması için istiyoruz, hem de çözümü
tetiklemek için istiyoruz. Amerikalıların ziyareti buna yardımcı
olacaktır. Bu bakımdan Kıbrıslı Türklerin Amerika'yla ekonomik
ilişkilerini geliştirmek son derece yararlı olacaktır inancındayım."
(Kıbrıs, 13 Şubat)
- Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Serdar
Denktaş, Rum yönetimi lideri Tasos Papadopulos'un BM Genel Sekreteri
Kofi Annan'ın, planına ilişkin itirazlarını yazılı olarak bildirmesi
çağrısını reddetmesinin, Genel Sekreter'in prestijini sarsan bir
yaklaşım olduğunu söyledi.
Denktaş, "Bu aşamada Genel
Sekreter'in prestijini koruma görevi BM Güvenlik Konseyi'ne düşüyor"
dedi. Kendilerinin çözüme hazır taraf olarak Annan'ın çağrısını olumlu
bir adım olarak karşıladıklarını anımsatan Serdar Denktaş,
Papadopulos'un çağrıyı reddetmesini, BM Güvenlik Konseyi'nin Annan'ın
Kıbrıs'la ilgili raporunu gündemine almamasına bağladı. (Kıbrıs, 13
Şubat)
- ABD Dışişleri Bakanlığı'nın Siyasi İşlerden
Sorumlu Müsteşarı Mark Grossman, Kıbrıslı Türklerin tecridinin
azaltılması için Amerika'nın bazı adımlar atmakta olduğunu söyledi.
Grossman, ilk görev yaptığı 1989 yılından bu yana Türkiye'nin büyük
değişim geçirdiğini belirterek, Türkiye'nin yaşadığı dönüşümü
rakamlarla anlattı. Türkiye'nin AB üyeliği için Kopenhag standartlarını
başarılı şekilde yerine getirdiğini de belirten Grossman, Türkiye'nin
artık daha aydınlık ve daha müreffeh bir geleceğe adım atacak durumda
olduğunu kaydetti. Kıbrıs'ta çözüm için Nisan ayındaki referandumun
oluşturduğu tarihi fırsatın kaçırılmış olmasından duydukları üzüntüyü
de dile getiren Grossman, barıştan yana oy kullanan Kıbrıs Türklerinin
tecridini azaltmak için seyahat serbestisi ve ekonomik kalkınma da
dahil olmak üzere bazı adımlar atmakta olduklarını söyledi. (Kıbrıs, 13
Şubat)
13 Şubat Başbakan Mehmet Ali Talat, AB Komisyonu
Başkanı Jose Manuel Durao Barroso'yla görüşmelerde bulunmak amacıyla
KKTC'den ayrıldı. Talat, GKRY Başkanı Tasos Papadopulos'un, adres
değiştirmeye, dünyanın dikkatini başka taraflara çekmeye çalıştığını
söyledi. Talat, "Muhatap olarak Kıbrıslı Türkleri değil, Türkiye'yi
almaya çalışıyor. Son olarak da Genel Sekreter Annan'ın liste istemesi
üzerine, Türk tarafının 'hayır' dediğini zannetmiş olacak ki, 'Annan
Türk tarafından istediği değişiklikleri sormadı' diyebiliyor" dedi ve
şöyle devam etti:
"Papadopulos Kıbrıs'ın
kuzeyindeki bir boşluktan yararlanmaya çalışıyor. CTP-BG'nin
ağırlığında, ama Meclis'te çoğunluğu olmayan bir hükümetin ve bu arada
Cumhurbaşkanlığı makamında hükümetle ters görüşlere sahip bir kişinin
varlığından yararlanarak, Kıbrıs Türk tarafını es geçmeye ve
Türkiye'yle müzakere etmeye yelteniyor." (Kıbrıs, 14 Şubat)
- Amerikan şirketlerinin KKTC'de ticari faaliyette
bulunma olasılığı Güney Kıbrıs'ta gürültü kopardı. Rumlar'ın Amerikan
ürünlerini boykot etmeye hazırlandıkları; Rum yönetiminin de ABD'nin
bölgedeki düşmanlarıyla (İran ve Suriye) ittifak yapmakla tehdit ettiği
haber verildi. ABD'nin Güney Kıbrıs'taki Büyükelçisi Michael Klosson'un
da son 24 saat içinde gerek GKRY Başkanı Tasos Papadopulos, gerek Rum
Dışişleri Bakanı Yorgo Yakovu, gerek Rum işadamlarının yoğun
tepkilerine maruz kaldığı bildirildi.
Amerikan şirketleriyle gerek
işbirliği yapan gerek bu şirketlerin Rum tarafındaki temsilciliğini
yapan Rum işadamları; ABD'nin Güney Kıbrıs'taki Büyükelçisi Michael
Klosson nezdinde yoğun girişimlerde bulunarak; "Amerikan ürünlerinin
Rum tüketiciler tarafından boykot edilmesi olasılığından duydukları
korkuyu" ilettiler. Rum işadamları; Amerikan şirketlerinin Rum kamu
ihalelerinin dışında bırakılmaları tehlikesi bulunduğu uyarısında da
bulundular.
Rum Ticaret Sanayi ve Turizm
Bakanı Yorgos Lillikas da, Amerikan şirketlerine; "Özgür bölgelerde çok
büyük ekonomik çıkarları bulunduğu bir zamanda, hukuki etki yapması
olasılığı da bulunan bir siyasi oyuna karışmayı isteyip istemediklerini
iki, hatta üç kez düşünmeleri gerekir" uyarısında bulundu. (Simerini,
13 Şubat, Kıbrıs, 14 Şubat)
- Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Serdar
Denktaş, BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın prestijini korumak ve GKRY
Başkanı Tasos Papadopulos'a "dur" demek girişim başlatacağını açıkladı.
Denktaş, "Papadopulos'un kimseyi dikkate almayan, uzlaşmaz tavrına son
verilmesi gerektiğini" belirtti ve bu yönde girişim başlatacağını
söyledi. Bakan Denktaş, "Bu böyle gidemez. Birileri artık buna 'dur'
demeli" dedi. Papadopulos'un Annan'ın çağrısını reddetmesinin kabul
edilemez bir yaklaşım biçimi olduğunu kaydeden Denktaş, bu tavrın
Papadopulos'un çözümsüzlük pozisyonunu devam ettirdiğinin göstergesi
olduğunu söyledi. Serdar Denktaş şöyle devam etti:
"Bu sorumsuz, kimseyi tanımaz
tavır BM Genel Sekreteri Annan'ı zora sokmuş, prestijini sarsmıştır.
Aslında sarsılan sadece Genel Sekreter'in prestiji değil Güvenlik
Konseyi'nin de prestijidir. Tüm dünyanın destek verdiği bir çözüm
planını reddeden Papadopulos'un artık bu tavrını sürdürmesine daha
fazla izin verilmemelidir. Papadopulos'un bazı Güvenlik Konseyi
daimi üyesi ülkelerden aldığı destek nedeniyle elinde tuttuğunu sandığı
güç tersine çevrilmelidir. Bunu da Güvenlik Konseyi daimi üyesi ülkeler
yapmalıdır. Sarsılan prestijlerini kurtarmalıdırlar. Bunun başka yolu
yoktur." (Kıbrıs, 14 Şubat)
- Rum yönetiminin, Türkiye kökenli KKTC vatandaşları
konusuna müdahil olması için AB nezdinde girişimde bulunduğu
bildirildi. Rum Simerini gazetesi, Rumların "yerleşik" olarak
nitelediği Türkiye'den adaya yerleşen insanların "yasadışı" olarak
Kıbrıs'ta bulunduğunu iddia ederek, Rum yönetiminin, "Türk
'yerleşikler' sorununun çözümü konusunda müdahil olması için AB'nin
kapısını çaldığını" yazdı.
Gazete, AB yetkilisi Leopold
Maurer'in, Yeşil Hat Tüzüğü ile ilgili askıda bulunan sorunların çözümü
için adaya yaptığı son ziyaret sırasında Rum yönetiminin Maurer'e
konuyla ilgili bilgilendirme belgesi verdiğini belirtti. Rum
yönetiminin bu belgesinin, AB'nin sözde kolonizasyon meselesine müdahil
olmasının ilk adımı olduğunu savunan gazete, Papadopulos hükümetinin
Brüksel aracılığıyla Ankara'dan bazı taleplerde bulunduğunu duyurdu.
(Kıbrıs, 14 Şubat)
- Türkiye'de SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın,
Kıbrıs Rum kesiminin AB üyeliğine kabul edilmesiyle Türkiye'nin ciddi
bir saygınlık erozyonuna uğradığını ve 17 Aralık zirvesinde de Türk
heyetinin Kıbrıs konusunda tuzağa düşürüldüğünü, önemli konularda karşı
çıkma kararlılığı gösteremediğini savundu.
Karayalçın, referandum sonucu Rum
kesimince reddedilen Annan Planı'nın tekrar gündeme getirilmesini doğru
bulmadığını ifade ederek, "Annan Planı'nın yeniden ele alınabileceği
kanısında değilim ve bunu doğru bulmuyorum. Artık Türk tarafı
gerçekleri anlatma seferberliği başlatmalı" dedi. (Vatan, 14 Şubat)
- Türkiye'nin eski Dışişleri Bakanı Şükrü Sina Gürel
ise "AB'nin Kıbrıs konusunda sürekli Türkiye'yi aldatma ve oyalama
politikası yürüttüğünü" ifade ederek, Türk tarafına verilen sözlerin
hiçbir zaman yerine getirilmediğini kaydetti. Gürel, Annan Planı'nı da
eleştirerek, "Annan Planı 2003'ün Mart ayında öldü. Bunu yeniden
dirilten Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olmuştur. Teslimiyetçi bir
zihniyetle sorunu çözemezsiniz" şeklinde konuştu. (Vatan, 14 Şubat)
14 Şubat Başbakan Mehmet Ali Talat, AB'nin Kıbrıslı
Türkleri desteklemeye devam edeceğini bildirdi. AB Komisyonu
Başkanı Jose Manuel Durao Barroso ile görüşen Talat, "Kıbrıslı
Türklerin AB tarafından desteklenmeye devam ettiğini gösteren bir
görüşme oldu" dedi. Önlerinde üç önemli düzenleme olduğunu kaydeden
Başbakan Talat, "Yeşil Hat Tüzüğü'nde değişiklikler yapıldı, nihai onay
bekliyor. Mali Yardım ve Doğrudan Ticaret tüzükleri konusunda da
Komisyon'un tutumunu sürdürdüğü ve ikisinin birbirini bütünlediği ifade
edildi" diye konuştu.
Bunun kendileri için son derece
önemli olduğunu, Kıbrıs Türk tarafı açısından izolasyonun kalkmasının
en belirgin, en sembolik göstergesinin Doğrudan Ticaret Tüzüğü olduğunu
ifade eden Talat, Komisyon'un, Kıbrıslı Türklere desteğinin süreceğini
belirttiğini söyledi. Başbakan Talat, şunları kaydetti: "Ancak
zamanlama bakımından Komisyon'un sıkıntıları olduğu ortada. Bununla
ilgili sorunları aşmaya çalışıyorlar. Biz kendilerine tutumumuzu
aktardık. Doğrudan ticaretin ne kadar önemli olduğunu, izolasyonların
kalkması anlamında da sembolik anlamı olduğunu tekrarladık. Birçok
konuyu görüştük. Özünde son derece yararlı, Kıbrıslı Türklerin AB
tarafından desteklenmeye devam ettiğini gösteren bir görüşme oldu.
Tabii burada bitmiyor. Arkasının
gelmesi ve temasların sürekli kılınması lazım. Teknik konularda başka
görüşmelerimiz de olacak. Esas siyasi görüşme bu oldu. Bu temaslar hem
bizim düzeyimizde, hem de diğer düzeylerde devam edecek. Seçimler var,
ondan sonra da durmaksızın bu çalışmaları sürdüreceğiz."
AB bünyesinde kararlar alınması
için oybirliği gerektiğini, bunu sağlamak için de şartların
olgunlaşmasına ihtiyaç olduğunu anlatan Talat, Ankara Anlaşması'nın
Uyum Protokolü'nün Türkiye tarafından imzalanmasının konuyla ilişkisine
de değindi ve "Kıbrıs Rum tarafı, Kıbrıs Türk tarafı, Türkiye ve
Türkiye'nin AB perspektifi ilişkilidir. Bunu zaten biliyoruz. Biz
de tüm bunların bilinciyle hareket edeceğiz. Türkiye hükümetiyle
de çok yakın ve uyumlu bir ilişkimiz var. Bu ilişki sürecek" dedi.
(Kıbrıs, 15 Şubat)
- GKRY tarafından, yabancı hükümetler ve
uluslararası örgütlere bir memorandum sunulduğu ve bu memorandumda
"Türkiye'nin KKTC'deki inşaat faaliyetlerinin durdurmasının istendiği"
bildirildi. GKRY, Türkiye'nin KKTC'deki inşaat faaliyetlerinin
durdurmasının (Hali hazırda bitirilmiş inşaatların olağan bakımı
ve/veya tehlikeli binaların yıkımı hariç) ve uluslararası gözlemciler
eşliğinde malların kayıt altına alınması yönünde ilerlemesini talep
etti. (Kıbrıs, 15 Şubat)
- Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Türkiye ve KKTC'nin
tehlikeli bir süreçten geçtiğini söyledi. Bu süreç sonucunda
Türkiye'nin AB'ye girip girmeyeceğinin belli olmadığını belirten
Denktaş, "Türkiye'nin en haklı, en güçlü olduğu bir davada, peşin
neticesi belli olmayan bir yola girecek diye Kıbrıs'tan vazgeçmesi
demek, hak ve hukukunu koruyamaması demektir" dedi. Yaklaşık 50 yıldır
mücadele eden KKTC vatandaşları adına konuştuğunu ve adım atarken
anavatana güvenerek adım attıklarını ifade eden Denktaş, şunları
kaydetti:
"Kıbrıs'ı devlet olarak 21 yıl
önce ilan ettik. Bu devleti şimdi Rum'a yama yapmak istiyorlar. Anadolu
halkının Kıbrıs konusunda heyecanlı olduğunu biliyorum ama bu heyecan,
Avrupa'ya medya yoluyla yeterince yansıtılmıyor. Böyle olunca 'Türkiye
fedakarlık yapar' diyerek baskılarını artırıyorlar. Avrupa'ya, Türk
Milleti'nin belli bir çizgiden öteye geçilmesine müsaade etmeyeceğini
anlatmaya çalışıyorum." (Vatan, 15 Şubat)
- BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın Kıbrıs eski özel
temsilcisi Alvaro de Soto, Genel Sekreter'in 1999-2004 yılları arasında
Kıbrıs sorununu çözmek için çok çaba sarf ettiğini, ancak
sonuçlandırılamadığını belirterek, "Bu fırsat elden kaçırıldı"
dedi. Konferansta, BM ve Genel Sekreter'in görev ve
yetkileri ile çalışma koşullarına ilişkin bilgi veren De Soto, Genel
Sekreter'in dünya barışını tehdit eden olayları Güvenlik Konseyi'nin
önüne getirdiğini söyledi. BM Güvenlik Konseyi'nin yaptırım gücü olan
tek kurum olduğunu vurgulayan De Soto, anlaşmazlıkların çözümlenmiş
sayılması için mutlaka bir barışın olması gerektiğini kaydetti.
De Soto, arabuluculuk yaptığı
döneme ilişkin deneyimlerine de işaret ederek, uluslararası bir soruna
ilişkin arabuluculuk yapanların mutlaka tarafsız olmaları, her iki
tarafla bu görüşmeleri sürdürmesi, eğer birden fazla arabulucu var ise
de bunların birbiriyle koordineli çalışması gerektiğini söyledi.
Arabuluculuk için gerçek bir zaman dilimi konulması gerektiğini,
anlaşmazlık bittikten sonra barışın sürekli olmasının sağlanması
gerektiğini anlatan De Soto, çatışmaların olduğu bölgelerde de
müzakerelere başlamak için illa da silahların susmasına gerek
olmadığını bildirdi.
Kıbrıs'la ilgili Annan Planı'nın
doğru zamanda masaya konulduğunu dile getiren De Soto, bu konuda her
iki tarafın da yapılacak anlaşmaya mutlaka onay vermesi gerektiğini
anlattı. Şu ana kadar bir anlaşma sağlanamadığını, görüşmelerin yeniden
başlamasıyla ilgili henüz bir mutabakat olmadığını ifade eden De Soto,
şunları söyledi:
"1999'dan beri birkaç yıl içinde
anlaşma olmasa da Kıbrıs Cumhuriyeti'nin AB'ye bölünmüş haliyle kabul
edileceği biliniyordu. Çok iyi bir fırsattı. Birkaç yıl sürdü ama
sonuçlandırılamadı. Kıbrıs konusu çok önemli bir konu. Çok zor ve
karmaşık bir konu. O nedenle BM Genel Sekreteri sorunu çözmek için
1999-2004 arasında çok çaba serfetti. Ancak sonuçlandırılamadı. Bu
fırsat elden kaçırıldı. Bunu herkes biliyor. Umarım benzer koşullar
önümüzdeki zaman içinde de oluşur. Bu süreçte BM, her zaman barışı
korumak için çabasını sürdürecektir." (Kıbrıs, 15 Şubat)
- TC Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Abdullah Gül, Fransa'nın AB İşlerinden Sorumlu Delege Bakanı Claudie
Haignere ile biraraya geldi. Haignere'nin kısa süre önce Kıbrıs'ı
ziyaret ettiğini hatırlatan Gül, konuk bakanın adada Türk yetkililerle
yaptığı görüşmelere ilişkin izlenimlerini anlattığını söyledi. Gül,
kendisinin de KKTC'nin ekonomik izolasyondan kurtulması için yapılması
gerekenleri Haignere'a anlattığını söyledi. (Kıbrıs, 15 Şubat)
- İngiltere Dışişleri Bakanlığı eski Kıbrıs Özel
Koordinatörü David Hannay, Kıbrıs sorunu çözümlenmeden "Kıbrıs"ı
diplomatik açıdan tanıması için Ankara'ya baskı yapılmayacağını
söyledi. Hannay, vetolarla Türkiye'nin AB perspektifini önlemek için
Rum tarafının pratikte hiçbir olanağı olmadığını belirtti. (Kıbrıs, 15
Şubat)
15 Şubat Başbakan Mehmet Ali Talat, AB Komisyon
Başkanı Jose Manuel Durao Barroso'nun daveti üzerine gittiği
Brüksel'den adaya döndü. Talat, Brüksel'e, hızlı ve kısa bir ziyaret
yaparak AB Komisyon Başkanı Barroso'yla görüştüklerini belirterek, ilk
kez bir Komisyon Başkanı'yla görüşülmesi nedeniyle Barroso'yla yaptığı
görüşmenin önemli olduğunu söyledi. Talat, bunun dışında, AB Genişleme
Genel Müdürü Pierre Mirel ve Kıbrıs Türk Birimi Sorumlusu Leopold
Maurer'le de görüştüklerini anlattı.
Komisyon'un AB'nin motoru olduğunu, bütün planlama
ve düzenlemenin bu Komisyon tarafından yapıldığını ifade eden Talat,
Komisyon'un, Kıbrıslı Türklerin tecridinin ortadan kaldırılması için
Avrupa Konseyi tarafından görevlendirildiğini, bu çerçevede çalışmalar
yaptığını, bir önemli tüzük değişikliği yaptığını, iki de yeni tüzük
hazırladığını hatırlattı. Yeşil Hat Tüzüğü'nün (Rum Yönetimi'yle
mutabakata varıldıktan sonra) Brüksel'de özel komitede onaylandığını
kaydeden Talat, Komisyon'un geçen Temmuz ayında hazırladığı Mali Yardım
ve Doğrudan Ticaret tüzüklerinin ise henüz onaylanmadığını ifade etti.
(Kıbrıs, 16 Şubat)
- Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Amerika'dan Ercan'a
direkt uçak inmesi veya karşılıklı ticaret olanaklarının artması gibi
girişimlerin "aldatıcı" olduğunu belirterek, "Aslolan bağımsızlıktır,
devlettir. Bağımsızlığa, devlete sahip çıkmazsak azınlık oluruz" diye
konuştu. Bu konuda kendilerine "senet" veren Türkiye'nin dünya
kamuoyuna da açık mesaj vermesi gerektiğini söyleyen Denktaş,
propaganda döneminde şahsına yönelik eleştirilere de "beni konuşmaya
mecbur etmesinler" diyerek sert çıktı.
Tek hedefi Türkiye'yi adadan
çıkarmak olan Rumlar'ın anlaşmaya ihtiyacı olmadığını kaydeden
Cumhurbaşkanı Denktaş, İngiltere'nin eski Kıbrıs Özel Temsilcisi David
Hannay'in "dıştan yapılan planlarla anlaşma olmaz" şeklindeki
açıklamasına atıf yaparak "Gerçekleri onlar bile görmeye başladı" diye
konuştu. (Vatan, 16 Şubat)
- Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Serdar
Denktaş, BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın prestijini korumak ve GKRY
Başkanı Tasos Papadopulos'a "dur" demek amacıyla BM Güvenlik Konseyi
beş daimi üyesi ve BM'nin Lefkoşa'daki misyon şefleri nezdinde girişim
başlattı.
Denktaş bu çerçevede sırasıyla
ABD Büyükelçiliği Müsteşarı Ned Nolan ve BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs
Özel Temsilcisi ve Kıbrıs'taki BM Barış Gücü (UNFICYP) Misyon Şefi
Zbigniew Wlosowicz ile görüştü. Serdar Denktaş, ayrıca Fransız
Büyükelçisi Hadelin de La Tour Du Pin ile DP Genel Merkezi'nde bir
araya gelecek.
Serdar Denktaş, Nolan ve
Wlosowicz ile gerçekleştirdiği görüşmelerde, Papadopulos'un Genel
Sekreter Annan'ın çağrısına karşılık ortaya koyduğu uzlaşmaz tavrı
gündeme getirerek, "Bu böyle devam edemez. Papadopulos'un kimseyi
takmaz, umursamaz tavırları olası bir çözüme gidecek olan sürecin önünü
tıkamaktadır. Papadopulos'un uzlaşmanın yolunu tıkayan bu tavrına daha
fazla izin verilmemelidir" uyarısında bulundu. (Vatan, 16 Şubat)
- AB Genişleme Sözcüsü K. Nagy, hedeflerinin Kıbrıs
Türklerinin refahlarının yükseltilmesi ve Kıbrıs Türk tarafının AB'ye
entegrasyonu olduğunu açıkladı. Nagy, Mali Yardım Tüzüğü ile Doğrudan
Ticaret Tüzüğü'nün Avrupa Konseyi'nden bir bütün halinde geçirilmesini
arzu ettiklerini belirtti ve iki tüzüğün birbirinden ayrılamayacağını
vurguladı.
Yeşil Hat Tüzüğü'nün onaylanmak
üzere AB Konseyi'ne gönderildiğinin belirtildiği açıklamada; Mali
Yardım Tüzüğü ile Doğrudan Ticaret Tüzüğü için de 'İki tüzüğün bir
bütün halinde Konsey'den geçirilmelerini arzu ediyoruz' dendi ve her
iki tüzüğün bir birinden ayrılamayacağını vurguladı. Türk, Yunanlı ve
Rum gazetecilere yönelik yapılan açıklamada ayrıca, AB'nin hedefinin
Kıbrıs Türklerinin refahının yükseltilmesi ve Kıbrıs Türk tarafının
AB'ye entegrasyonu olduğuna dikkat çekildi. (Kıbrıs, 16 Şubat)
- Yunanistan Hükümet Sözcü Yardımcısı Evangelos
Andonaros, "Atina'nın, Kıbrıs'ın ekonomik kalkınmasına yönelik her
türlü girişimi memnuniyetle karşılayacağını" söyledi. Andonaros, bir
grup Amerikalı işadamının KKTC'ye yapacağı ziyarete değindi.
Andonaros, "Kıbrıs'ın ekonomik
kalkınmasına yönelik her türlü girişimi memnuniyetle karşılarız. Ancak
bu girişimler, BM kararları çerçevesinde iki tarafın da kabul edeceği
adil ve kalıcı bir çözüm bulunması çabalarını güçlendirmeli ve adadaki
tek yasal hükümet olan Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti tarafından kabul
görmelidir" dedi. Kıbrıs Rum DİSİ Partisi Genel Başkanı Nikos
Anastasiadis'in Türkiye ziyaretini de değerlendiren Andonaros, taraflar
arasında görüş alışverişi sağlayan temasların olumlu olduğunu, ancak
hükümetler arası çözüm aramaya yönelik görüşmelerin yerini
tutamayacaklarını söyledi. (TAK)
- CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, "Türkiye'nin,
Güney Kıbrıs Rum yönetimi'ni tanıma konusunda çok ciddi adımlar atmaya
başladığı" iddiasında bulundu. GKRY'nin anamuhalefet partisi DİSİ'nin
lideri Nikos Anastasiadis'ın Türkiye'ye daveti ile ilgili
değerlendirmelerde de bulunan Baykal, bu kişi ile üst düzeyde resmi
görüşmeler yapılmasını eleştirdi. Anastasiadis'in Türkiye'ye gelmeden
önce söylediği "Türk Ordusu"na yönelik sözlerine tepki gösteren Baykal,
şunları söyledi:
"Bunları söyleyen kişiyi,
Hükümet, Türkiye'ye davet etti ve Başbakan ile Dışişleri Bakanı kendisi
ile görüştü. Bırakın KKTC'de bir muhalefet partisinin genel başkanını,
KKTC halkının oylarıyla seçilmiş Cumhurbaşkanı'nı, bir Batı ülkesinin
başbakanı, cumhurbaşkanı, dışişleri bakanının resmen kabul ettiğini
daha görmedik. Biz böyle bir kabulle Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile
ilgili tezlerimizi zarfa koyuyoruz, bu tezlerimizin ciddiyeti kalmıyor.
Gayri meşru yönetim iddialarımız ortadan kalkmaya başlıyor. Türkiye,
(Yönetimi tanımayacağım, sadece Ankara Anlaşmasını teşmil edeceğim)
dediği konuda bizzat kendisi Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'ni tanıma
konusunda çok ciddi adımlar atmaya başlamıştır. Bu bilinçli yapılıyorsa
bir türlü, bilinçsiz yapılıyorsa bir başka türlü siyasi tablodur. Çok
üzüntü verici manzara..." (Vatan, 16 Şubat)
16 Şubat Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, KKTC Devleti'ni
kimsenin ortadan kaldıramayacağını söyledi. Kıbrıs Türkü'nün
bağımsızlığına dayanan her türlü anlaşmaya hazır olduklarını vurgulayan
Denktaş, "Emin olalım ki o noktaya varacağız" dedi. Denktaş, "meşru
Kıbrıs" ünvanını taşıdığı sürece Rum'un Kıbrıs'a sahip çıkma ötesinde
bir siyaseti olmadığını söyledi. Denktaş "Bu nedenle uzlaşabilir miyiz
diye masalarda dirsek çürüteceğimize, dünya, Rum'un taç yaptığı ve
kendilerinin hediye ettiği bu ünvanı kısıtlamaları lazımdır. Aksi
takdirde masaya çok oturur kalkarız ama Rum değişmez. Çünkü değişmesi
için motivasyon yoktur, ceza yoktur" dedi.
Denktaş 2004'te yaşananlardan
sonra gelinen aşamada halkta, iki kesimlilik, eşitlik ve egemenliğin
tanınması, meselenin Rum'la entegrasyon meselesi değil de, Kıbrıs'ın
birleşmesi meselesi olduğu konusunda konsensus olduğunu söyledi.
Denktaş, Kıbrıs'ın birleşmesini isteyenlerin, birleşmenin gerçek ve
kalıcı olabilmesi için iki Kıbrıs olduğunu kabul etmesi gereğine de
işaret etti. Bağımsızlıktan vazgeçmenin azınlık olma anlamına
geleceğini kaydeden Denktaş "Hem de Kıbrıs'ı Yunan yapmak için AB'a tek
yanlı, sahte bir ünvan altında müracaat eden Rum'un azınlığı olursunuz"
diye ekledi. (Kıbrıs, 17 Şubat)
- Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Serdar
Denktaş, Kıbrıs'ta sorunun Kıbrıs Türkleriyle Rumları arasında
olduğunu, çözüm bulunacaksa Kıbrıs Türkü'nün beklentilerinin göz ardı
edilmemesi gerektiğini söyledi. Denktaş, Papadopulos'un uzlaşmaz
görünmeyi göze alarak yeni bir süreci ertelemeyi hedeflediğini, bunu
başarırsa Kıbrıs konusunun gündemdeki yerini kaybedeceğini, Kıbrıs
sorununun unutulacağını ve bunun da Kıbrıs Türkü'nün
cezalandırılmasının devamı anlamına geleceğini ifade etti.
Ekim ayı yaklaşınca ise Rum
liderin Papadopulos'un Türkiye ile görüşmeye hazır olduğunu
açıklayacağını ve Kıbrıs Türkü'nü devre dışı bırakmak isteyeceğini
söyleyen Denktaş, Papadopulos'un, sorunun Kıbrıs Rum yönetimi ile
Türkiye arasında yaşandığını ve muhatabının da Türkiye olduğunu
söyleyeceğini belirtti.
Denktaş, bu tehlikeyi, ayrıca
Papadopulos'un hem Genel Sekreteri hem de BMGK'nin prestijini ayaklar
altına alan tutumunu BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Özel Temsilcisi
Zbigniew Wlosowicz, ABD Büyükelçisi ve bugün de Fransa Büyükelçisi'ne
anlatmaya çalıştıklarını, BMGK daimi üyelerinin büyükelçileriyle bu
temaslarını sürdüreceklerini ifade etti. (Kıbrıs, 17 Şubat)
17 Şubat ABD'nin Türkiye Büyükelçiliği Ticaret
Ataşesi Amer Kayani'nin de bulunduğu önde gelen bazı Amerikan
şirketleri ve Dünya Ticaret Merkezi temsilcilerinden oluşan heyet, iş
olanaklarını araştırmak amacıyla İstanbul'dan KKTC'ye geldi.
Bankacılık, finans, danışmanlık,
ilaç, kargo, taşımacılık, haberleşme ve yazılım sektörlerinde faaliyet
gösteren 12 Amerikan şirketinin Türkiye temsilcilerinden oluşan heyet,
KKTC'de aynı sektörlerde faaliyet gösteren işletmelerin yetkilileriyle
bir araya gelerek karşılıklı iş ilişkileri kurma olasılıklarını ele
aldı.
Amerikan şirket temsilcileri,
temasları çerçevesinde önce KKTC'deki ABD Büyükelçiliği ofisi, daha
sonra da Sanayi Odası'nı ziyaret etti. ABD iş heyeti, Kıbrıs Türk
Ticaret Odası'nda düzenlenecek toplantıda yerli iş adamlarıyla buluşup
yaratılacak iş olanaklarını görüştü. Öngörüşme niteliğindeki
toplantıda, yapılabilecek ortak yatırımlar konusunda somut çalışmaları
yürütecek ortak komite oluşturulmasına karar verildi. (Kıbrıs, 18 Şubat)
- TC Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, BM'nin hem Irak
hem de Kıbrıs konusunda iyi sınav veremediğini söyledi. BM'nin bu
konulara hakim olamadığını kaydeden Erdoğan, Kıbrıs'ta bir referandum
yapıldığını ve referandumda Kıbrıslı Türklerin "evet" Rumların ise
"hayır" dediğini hatırlatarak "BM verdiği taahhütlere sahip çıkmadı"
dedi. (Kıbrıs, 18 Şubat)
- AB, Kıbrıs'taki Yeşil Hat'tan adanın kuzeyi ile
güneyi arasındaki mal geçişini kolaylaştıracak yeni kuralları kabul
etti. AB Komisyonu tarafından yapılan açıklamada, yeşil hat üzerinde
iki yeni geçiş noktası açılması konusunda da anlaşmaya varıldığı
bildirildi. Değiştirilen tüzüklerle narenciye ticaretinin önündeki
engelin kaldırılacağı, hayvan ürünleriyle ilgili kuralların
basitleştirildiği, adanın her iki tarafına seyahat eden kişilerin
geçirecekleri malların değerinin yükseleceği belirtildi. (Kıbrıs, 18
Şubat)
AB'nin genişlemeden sorumlu üyesi
Olli Rehn, yeşil hat etrafındaki toplumlar arasında köprü kurmanın,
Kıbrıs'ta uzlaşma için gerekli olduğunu, adada kapsamlı bir anlaşmanın
yolunu açacak olumlu bir siyasi iklim yaratmaya yardımcı olacağını
söyledi. Talat, AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Durao Barroso ile
görüşmesinden sonra, önlerinde üç önemli düzenleme olduğunu belirterek,
"Yeşil Hat Tüzüğü'nde değişiklikler yapıldı, nihai onay bekliyor. Mali
Yardım ve Doğrudan Ticaret tüzükleri konusunda da Komisyon'un tutumunu
sürdürdüğü ve ikisinin birbirini bütünlediği ifade edildi" demişti.
Yeni düzenlemelerin kendileri için son derece önemli olduğunu bildiren
Talat, Kıbrıs Türk tarafı açısından izolasyonun kalkmasının en
belirgin, en sembolik göstergesinin Doğrudan Ticaret Tüzüğü olduğunu,
Komisyon'un da Kıbrıslı Türkler'e desteğinin süreceğini belirttiğini
söylemişti. (Kıbrıs, 18 Şubat)
- Tarım Bakanı ve Mali Yardım Koordinatörü Raşit
Pertev, Avrupa'nın siyasi anlamda Kıbrıs Türkü'nün yanında, Rum
Yönetimi Lideri Papadopulos'un da karşısında olduğunu söyledi. Retçi,
çağdışı tavrıyla; uzlaşı ve diyalog kültürü üzerine kurulu AB
değerlerine ters düşen Papadopulos rejiminin, "iki taraflı bıçağa
benzeyen" Avrupa kültürü karşısında zor durumda kalıp yıpranacağını
kaydeden Pertev, "Eğer herkes uzlaşır da 1 kişi uzlaşmıyorsa, o da
ötekiler tarafından dışlanır" dedi. (Kıbrıs, 18 Şubat)
18 Şubat TC Dışişleri Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Abdullah Gül, KKTC'ye gelen ABD iş adamları heyetinin
ziyaretinin KKTC'nin ekonomik izolasyonunu sona erdirmesi ümidini
belirtti. Bir ABD gazetesinin "Türkiye'yi hasta adama" benzetmesini
nasıl değerlendirdiklerini sormaları üzerine, Gül şöyle dedi:
"ABD'de de Türkiye'de de
demokrasi vardır, serbest basın vardır. Serbest basın içinde
herkes fikirlerini Türkiye'de olduğu gibi nasıl yazıyorsa orada da
yazanlar vardır. Bunlar bizi ilgilendirmez. ABD yönetimini de
ilgilendirmez. Türkiye'de yazılanlar da bizi, hükümetimizi
ilgilendirmez. Herkes düşüncelerini, fikirlerini açık açık
söyleyebilir. Bunlar hoşumuza gidebilir, hoşumuza gitmeyebilir. Biz de
yazılanlarda onların hoşuna gitmeyebilir. Önemli olan şu, Türk-ABD
ilişkileri çok geçmişe dayanır. 60 yıllık müttefiklik ilişkisi vardır.
Zor şartlar altında bu müttefiklik devam etmiştir. Bugün de bu
müttefiklik devam etmiştir. Hükümet olarak buna önem veriyoruz. ABD'de
buna önem veriyor." (Kıbrıs, 19 Şubat)
- Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş geride bıraktığı 40
yılda yeterince katı tutum sergileyemediğinden dolayı üzgün olduğunu
söyledi. Denktaş, "Biz bağımsızlığımızı ilan ettikten sonra, sanki ilan
etmemiş gibi Rumlarla masaya oturmamalı ve silahlarımıza sıkı
sıkıya sarılmalıydık" şeklinde konuştu. "Artık yeter, ben halkımla
birlikte ülkemi Türkiye'nin tanıdığı bağımsız bir devlet haline
getirdim. Eğer dünya tarafından tanınmamışsa bunun adı 'büyük bir
haksızlıktır..." diyen Denktaş, referandum sonuçlarının BM Genel
Sekreteri Kıbrıs Eski Özel Temsilcisi Alvaro de Soto ve AB liderleri
tarafından yanlış yorumlandığını, bunun Kıbrıs Türklerinin "bağımsızlık
istemediği" gibi değerlendirildiğini belirterek, "Bu haksız bir yorum,
bence halkıma 'bağımsızlığınızı korumak istiyor musunuz' şeklinde ayrı
bir referandum yapılmalıydı" dedi. (Kıbrıs, 19 Şubat)
- Başbakan Mehmet Ali Talat, "GKRY lideri Tasos
Papadopulos'un Kıbrıs Türk tarafı ile güç paylaşımı istemediğini, etnik
olarak temiz bir yönetim istediğini" söyledi. Uluslararası toplumun
görüşünün de referandumda Rum kesiminden farklı bir sonuç çıkacağı
yönünde olduğunu belirten Talat, "Gerçek bir hayal kırıklığı oldu,
sadece benim için değil, tüm dünya için" diye konuştu. "Çözüm
isteyenler, kısa sürede doğru adresi buldular, adres Papadopulos" diyen
Talat, "Papadopulos'un güç bölünmesini istemediğini, etnik olarak temiz
bir yönetim istediğini" kaydetti. (Kıbrıs, 19 Şubat)
- Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Serdar
Denktaş, "Kıbrıs'taki belirsizliği ortadan kaldırmaya ve çözüm yolunu
açmaya kararlı olduklarını" söyledi. Denktaş, BM Genel Sekreteri Kofi
Annan'a gönderdiği mektupla, belirsizliğin ortadan kaldırılması
yönündeki adımlarına bir yenisini eklediklerini kaydetti. "Çözüm yolunu
açmaya kararlıyız" diyen Denktaş, şunları söyledi: "GKRY lideri Tasos
Papadopulos'un, gasp ettiği Kıbrıs Cumhuriyeti unvanıyla rahat şekilde
oturmasına izin vermeyeceğiz. Haklarımızı kararlılıkla savunarak,
dünyanın anlayacağı şekilde kendimizi anlatarak, halkımızın dünya ile
entegre olması yönündeki çalışmalarımızı sürdürüyoruz."
KKTC halkının uzun süre
belirsizlik içinde tutulmasının haksızlık olacağına inandıklarını, bunu
da Annan'a yazdığı mektupta dile getirdiğini ifade eden Denktaş, şöyle
konuştu:
"Mayıs ayında başlayacağını
öngördüğümüz yeni bir çözüm sürecinde masaya otururken, o masadan nasıl
kalkacağımızı bilerek oturmalıyız. Müzakere yapılacak ve eğer Rum
tarafı da bu müzakerelerden siyasi eşitliğimize dayalı, iki
kesimliliğin varolduğu, Türkiye'nin garantisinin devam ettiği bir çözüm
noktasında bizimle uzlaşır ve 'evet' derse o zaman masadan iki siyasi
eşit, birleşik Kıbrıs veya adı ne olacaksa o, masadan kalkar. Rum
tarafı bir kez daha, bu son denemede, bugüne kadar yürüttüğü olumsuz
tutumunu, retçi tutumunu devam ettirirse o zaman o masadan başka hiçbir
uğraşa gerek kalmaksızın, dünya ile entegre olmuş şekilde kalkarız.
Bunun masaya oturmadan önce mutlaka belirlenmesi, masaya öyle
oturulması gerekmektedir." (Kıbrıs, 19 Şubat)
- GKRY'nin eski lideri Glafkos Klerides, adada iki
taraf arasındaki müzakerelerin kısa süre içinde başlaması gerektiğini
söyledi. Demokratik Seferberlik Partisi (DİSİ) lideri Nikos
Anastasiadis, Türkiye'deki temasları hakkında Klerides'e bilgi verdi.
Klerides de Anastasiadis'e, müzakerelerin zaman kaybedilmeden yeniden
başlaması yönündeki görüşünü aktardı. Klerides, geçen zamanın Kıbrıs
Rumlarının lehine işlemediği uyarısında bulundu. (Kıbrıs, 19 Şubat)
- Eski Rum yönetimi liderlerinden Birleşik Demokratlar Hareketi (EDI)
lideri Yorgo Vasiliu da Klerides'le aynı görüşü paylaştığını, Rum
kesiminin uluslararası camiada "çözüm istemeyen taraf" olarak görülmeye
başlandığını söyledi. Vasiliu, "Kıbrıs sorununa çözüm bulunması için
müzakerelerin başlatılması yönünde Kıbrıs Rum tarafının bir an önce
harekete geçmesinin şart olduğunu" belirtti. "Somut görüşlerle BM Genel
Sekreteri'ne yaklaşmazsak, çözümün bizi ilgilendirmediği görüşü
yerleşecek" diyen Vasiliu, KKTC'deki seçimlerden sonra, BM Genel
Sekreteri Kofi Annan'ın girişim üstlenmeyi kabul etmesi durumunda,
derhal müzakerelere başlanması gerektiğini ifade etti. (Kıbrıs, 19
Şubat)
19 Şubat Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, 1983 yılında
KKTC'nin ilan edilmesinden kısa süre sonra Rum kesimi ile Kıbrıs çatısı
altında birleşmek üzere görüşmelere başlamalarının "büyük bir hata"
olduğunu söyledi. Denktaş, KKTC'nin ilan edilmesinin özellikle Müslüman
ülkeler arasında büyük heyecan yarattığını, kısa süre sonra federasyon
yapıp birleşmek amacıyla görüşmelere başlanınca, birçok ülkedeki
inancın ortadan kalktığını belirtti. Denktaş, "En büyük hatamız,
1983'te bağımsızlığımızı ilan ettikten sonra görüşmelere devam etmek
oldu" diye konuştu. "Mesele dün neyse bugün de aynıdır" diyen Denktaş,
Kıbrıs'ın meşru hükümeti olarak tanındığı sürece Rum kesiminin çözüme
yönelik adım atmak için bir nedeni olmadığını kaydetti. (Kıbrıs, 20
Şubat)
- ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Richard Boucher,
Amerikan ticari heyetinin KKTC'yi ziyaret etmesinin, Kıbrıslı Türklerin
tecridini ortadan kaldırmaya yönelik bir çaba olduğunu söyledi.
Boucher, Amerikan iş çevrelerinden oluşan heyetin Kuzey Kıbrıs'taki
faaliyetlerinin sorulması üzerine, "Heyet, Kıbrıslı Türk iş çevresi
temsilcileriyle oradaki olası fırsatları keşfetmek üzere biraraya
geldi. Bu durum, kuzeyin ekonomik tecridini yok etme, kuzeyin ekonomik
gelişmesini ada içinde ve dışında temaslarla genişletme amacımızla
tutarlı" dedi.
Heyette ABD'nin Ankara
Büyükelçiliği ticaret ataşesinin de bulunduğunu hatırlatan Boucher,
ziyaretin yasal olup olmadığının sorulması üzerine, "Normal bir iş,
ekonomik bir ziyaret yapılıyor" dedi ve bu girişimin, KKTC'nin ABD
tarafından tanınması anlamına gelmeyeceğini söyledi. (Kıbrıs, 20 Şubat)
- TC Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif
Şener, Kıbrıs'ı milli dava kabul ettiklerini ve bu davaya her zaman
sahip çıkacaklarını belirterek, "Kıbrıs'taki seçim süreci, Türk
tarafının menfaatlerini gözetme, koruma ve geliştirme yönündeki temel
hedefler ve çabalarımızı etkilemeyecektir" dedi. Annan Planı ile ilgili
yapılan referanduma dikkati çeken Şener, "Yıllardır uluslararası
düzeyde bir Kıbrıs sorunu ve (Bu sorunu yaratan Türklerdir) kanaati
vardı. Referandumla, bu kanaat ortadan kalkmıştır. Türkiye'ye bakış
açısı değişmiştir" dedi. Şener, şunları söyledi:
"Türk tarafı, bu hassas dönemde,
dayanışma içinde, sonuç almaya yönelik tavırlarda kararlı görünmelidir.
Türkiye, Kıbrıs Türk'ünün her zaman yanında olmuş, onları ekonomik,
siyasi ve her açıdan desteklemiştir. Kıbrıs'ı, milli dava kabul ettik,
bu davamıza her zaman sahip çıkacağız. Kıbrıs'taki seçim süreçleri,
Türk tarafının menfaatlerini gözetme, koruma ve geliştirme yönündeki
temel hedefler ve çabalarımızı etkilemeyecektir." (Kıbrıs, 20 Şubat)
- GKRY Başkanı Tasos Papadopulos, "Yeni tur
görüşmeler başlarsa Annan Planı'nda bütün ilgili tarafları memnun eden
özlü değişiklikler yapılacağı kabul edilmelidir" dedi. Papadopulos,
"birliği güvence altına alacağı yerde, halkın, toplumun, ekonominin ve
kurumalrınbölünmesine yolaçan, ayrıca devletin yaşayabilirliği ve
fonksiyonelliğine kuşku getiren" Annan Planı'ndaki bütün maddelerin
değişmesi gerektiğni savundu. (Kıbrıs, 20 Şubat)
- Rum yönetimi, Brüksel'deki Daimi Temsilciliği
aracılığıyla, Avrupa Komisyonu'na; "bundan böyle Rum yönetiminin
önceden bilgilendirilmesinin ve Kıbrıslı Türkler'le ilgili konuların
Rum yönetimiyle görüşülmesinin daha faydalı ve yapıcı olacağını"
belirttiği azar nitelikli yazılı girişimde bulundu. Mehmet Ali Talat ve
Jose Manuel Barosso'nun; Avurpa Komisyonu Başkanı'nın kendi
ifadeleriyle işgal bölgelerinin sözde başbakanıyla görüşmesi konusunda
Daimi Temsilcilik'e zamanında bilgi vermeyen yardımcıları" ifadesini
kullandı.
AB'deki Rum Daimi Temsilci Nikos
Emiliu, 14 Şubat'ta Barosso'nun Özel Kalem Müdürü Ziaoa Val Del
Almeita'ya zehir zemberek bir mektup göndererek, 25 Ocak'ta yaptıkları
anlaşma uyarınca, "Kıbrıs'ı" ilgilendiren konularda yapılması gereken
bilgi alış verişi prosedürüne uyulmadığı şikayetinde bulundu. (Simerini
19 Şubat, Kıbrıs 20 Şubat)
20 Şubat KKTC'de yapılan erken genel seçimlerde,
CTP-BG oyların % 44.5'ini alarak 24, UBP % 31.71'le 19, DP % 13.49 ile
6 ve BDH % 5.81 ile 1 milletvekili çıkardı. Seçime katılma oranının %
80.76 olduğu seçimlerde CTP/BG milletvekili sayısını 19'dan 24'e, UBP
de 18 olan milletvekili sayısını 19'a çıkardı. DP'nin milletvekili
sayısı 7'den 6'ya, BDH'nın ise 6 'dan 1'e düştü. Milletvekillerinin
dörtte biri değişirken, % 24 olan değişiklik oranıyla 12 yeni isim
meclise girdi. 12 yeni milletvekilinden 2'si geçmiş dönemlerde de
milletvekilliği yaparken, 10 kişi ilk kez milletvekili oldu. (Kıbrıs,
21 Şubat)
- AB Komisyonu, Milletvekilliği Genel Seçimleri'nde
elde edilen sonucu memnuniyetle karşıladığını bildirdi. AB Komisyonu,
seçim sonucunun, Kıbrıs Türk halkının, Avrupa Birliği'yle tam
entegrasyon hazırlıklarına devam etmek istediğine ilişkin açık arzusunu
gösterdiği dile getirildi. Açıklamada, seçim sonucunun, aynı zamanda
Kıbrıs Türk halkının Kıbrıs'ın yeniden birleştirilmesine bağlılığını
ortaya koyduğu da belirtildi. AB Komisyonu'nun 259 milyon Euro
tutarındaki Mali Yardım Tüzüğü ile Direkt Ticaret Tüzüğü'nü hayata
geçirmek için süratli biçimde çalışma konusunda kararlı olduğu
kaydedilen açıklamada, "Bu paket, Kıbrıs Türk toplumunun izolasyonuna
sona verilmesi ve Kıbrıs Türk toplumunun ekonomik kalkınmasını
cesaretlendirerek, birleşmeyi kolaylaştırmak için bir yol olarak
görülmektedir" denildi.
Açıklamada, AB Komisyonu'nun
Kıbrıs sorununa kapsamlı çözüm bulunmasına yönelik tüm çabalara
aktif biçimde destek olmaya devam edeceği de belirtildi. (Kıbrıs, 21
Şubat)
- Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, herkesin çözüm için
çalışması gerektiğini ancak bunun azınlık temelinde olmayan, mutlak
eşitlik temelinde bir çözüm olabileceğini vurguladı. Denktaş, halkla ve
seçilecek olanlarla görev başında olmasa da bağımsızlığa dayalı sağlam
bir anlaşma için her şeyi yapacaklarını söyledi.
Denktaş, halkla ve seçilecek
olanlarla bağımsızlığa dayalı sağlam bir anlaşma için her şeyi
yapacaklarını kaydetti. "Bağımsızlığımızdan fedakarlık yok, azınlık
değiliz ve olmayacağız, bunu herkes bir tarafa yazsın" diyen Denktaş,
Kıbrıs Türkü'nün Rum'a eşit eski ortak olduğunu ifade etti. Denktaş,
"Kıbrıs Türkü gelecekte de ortak olacaktır, onun için kimse bizi AB'ye
girdi diye azınlık sayfasına yazmasın. AB'ye ayaklarımızın
üzerinde, referandumda ayrı oy kullanmış insanlar olarak gireceğiz.
Yeter ki acele etmeyelim, yeter ki bağımsızlığımızdan fedakarlık
yapmayalım" dedi.
Rumlarla eşit haklara sahip
Kıbrıs Türkü'nün bugün bir kez daha varlığını, demokrasisini ve
devletini teyit ettiğini söyleyen Denktaş, herkesin bir çözüm için
çalışması gerektiğini ancak bunun "azınlık" temelinde olamayacağını,
bunun ancak "Kıbrıs Cumhuriyeti'nin eski ortağı olan ve bu
cumhuriyetten atılan, mutlak eşitliğe dayalı bir çözüme hazır olan
Kıbrıs Türkü" olarak gerçekleşebileceğini kaydetti. (Vatan, 21 Şubat)
- Başbakan Mehmet Ali Talat, Kıbrıs sorununu
Kıbrıslı Türklerin ve Rumların çözeceğine işaret ederek, GKRY Başkanı
Tasos Papadopulos'un sorunu Güney Kıbrıs'la Türkiye arasına çekme
gayretlerinin boşuna olduğunu vurguladı. Masaya oturmaya her an hazır
olduklarını yineleyen Talat, masaya oturma zamanını ise BM Genel
Sekreteri'ne tatmin edici güvence vermesi gereken Rum tarafının
belirleyeceğini söyledi. Başbakan Talat, dış dünyaya da söyleyecek
sözlerinin olduğunu halkın desteğiyle bir kere daha gösterdiğini
belirtti ve şöyle devam etti:
"Sanıyorum ki dış ülkeler,
Kıbrıs Türk halkının bu kararlılığı karşısında bizim sözümüzü daha
fazla dinleyecekler. Unutmayalım, ciddi, köklü, büyük bir iktidar
değişikliğine doğru ilerliyoruz. Bunun arkasında Cumhurbaşkanlığı
seçimi var. KKTC'de bütünlüklü ve köklü bir iktidar değişikliğine doğru
gidiyoruz. Bunun ilk adımı şimdi atıldı, arkası da gelecek. Böylece tüm
dünyaya Kıbrıslı Türklerin 24 Nisan'da ortaya koyduğu düşünce ve
vizyonun hala geçerli olduğu, Kıbrıslı Türklerin ayrılıkçı değil,
Kıbrıs sorununun çözümünü istediğini, bölücü değil birleştirici
olduğunu bir kere daha dünyaya söylemiş olacağız."
3 Ekim'e kadar çözüm olasılığının
var olduğunu ancak BM Genel Sekreteri'nin görüşme sürecinin çökmemesi
için şartları da bulunduğunu belirterek, güvenceyi Rum tarafının
vermesi gerektiğini anlatan Talat, 3 Ekim'e kadar masaya oturulursa, bu
güvenceler verilmiş olacağı için çözümün de olacağını, bu amaçla
ellerinden geleni yapacaklarını söyledi. (Kıbrıs, 21 Şubat)
- ABD Dışişleri Bakanlığı Kıbrıs Özel
Koordinatörlüğü görevinde bulunan Thomas Weston, Kıbrıslı Rumların bir
çözüm mü yoksa "Kıbrıs Cumhuriyeti"nin bugünkü şekliyle devamını mı
istediklerinin belirgin olmadığını söyledi. (Kıbrıs, 21 Şubat)
21 Şubat Başbakan Mehmet Ali Talat, "Hangi yolu
izleyeceğimiz bellidir. Halk bize işaretini verdi. Kıbrıs'ın yeniden
birleştirilmesi, Kıbrıslı Türklerin Rumlarla eşit zeminde kuracakları
bir ortaklık hükümeti ve bu ortaklık devletinin AB'a girmesi. Halkın
desteği budur. Sayın cumhurbaşkanının 'Annan planı ölümdür, felakettir'
görüşünü Kıbrıs Türk halkı reddetti. Eğer o görüşü savunmam isteniyorsa
bu mümkün değil. Ama Kıbrıs Türk halkının sosyal, ekonomik ve siyasal
haklarını sağlam güvenceye bağlayan bir çözüm peşindeyiz ve bu çözüm de
herkesin yararınadır. Kıbrıs Türk halkının esir olacağı, zayıf veya
azınlık olacağı bir çözümü kabul edemeyiz. Ama Kıbrıs Türk halkı adanın
yeniden birleştirilmesini istiyor ve halkın bu beklentisini saygıyla
karşılamak gerekir."
Talat, GKRY Başkanı
Papadopulos'un "Kıbrıs Türklerinin boğazını sıkmamızın nedeni
sevgimizdir" ve "Kıbrıs Türkleri hiçbir bedel ödemeden AB vatandaşı
oldular" şeklindeki ifadelerini de sert bir dille eleştirdi.
Papadopulos'un açıklamalarını "ayıp ve acaip" olarak niteleyen Talat,
şunları söyledi: "Sevgisinin ne kadar yüce olduğunu gösteriyor ve
Kıbrıslı Türklerle ilgili niyetini ifade ediyor. Ama insanın 'böyle
sevgi olmaz olsun' diyesi geliyor. Bizi çok sevdiği için öldürmek
istiyor, kendisine bağlamak ve egemenliğini Kıbrıslı Türklere de yaymak
istiyor. Kıbrıslı Türklerin hiçbir bedel ödemediğini söylemek ayıp,
hicap duyulacak bir açıklama. Kıbrıs tarihi boyunca ve hele 1963'ten
sonra bedeli hep Kıbrıslı Türkler ödedi. 1974'ten sonra da
Kıbrıslı Türkler izolasyonlarla, ambargolarla, dışlanmayla bedel ödedi.
Bedel ödeyen hep Kıbrıslı Türkler oldu. Papadopulos'un açıklamaları
şövenizminin düzeyini gösteriyor." Talat, Rum liderlerle görüşmeye
hazır olduğunu, ancak kararlaştırılmış bir görüşme olmadığını da
ekledi. (Kıbrıs, 22 Şubat)
- TC Adalet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek,
Kıbrıs'ta Annan Planı çerçevesinde müzakerelerin başlamasını ve kalıcı
bir çözüm bulunmasını istediklerini söyledi. Çiçek, ortada, Türkiye'nin
desteklediği ve KKTC tarafından onaylanmış Annan Planı olduğunu
kaydederek, ''Bu plan çerçevesinde bu müzakerelerin başlamasını ve
kalıcı bir çözümün olmasını arzu ediyoruz'' dedi. Çiçek, geçici bir
hükümet yerine, seçimler de yapıldığına göre, kalıcı bir hükümetin
işbaşında bulunmasının, bu süreci daha da hızlandıracağını kaydetti.
İşbirliği yapılabilmesi açısından da halktan destek almış, güvenini
tazelemiş bir hükümetle bu işi götürmenin kolaylığının ortada olduğunu
ifade eden Çiçek, ''Onun için hükümetin bir an önce kurulması lazım.
Kaldı ki; her seçim dönemi, ister istemez, bizim açımızdan da
seçimlerin biraz askıya alındığı dönem olur. Halbuki şu an Türkiye'nin,
KKTC'nin kaybedecek bir dakikası, bir günü dahi yoktur. Bir an evvel
işin sorumlularının belirlenip, konunun üzerine süratle gidilmesi
gerekmektedir. Onun için hükümetin bir an evvel kurulması
temennimizdir'' dedi. (Kıbrıs, 22 Şubat)
- ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Richard Boucher,
ABD'nin KKTC'de yapılan genel seçimin sonuçlarından memnun olduğunu
açıkladı. Boucher, "Seçim sonucunu, Kıbrıslı Türklerin kapsamlı bir
çözüme olan taahhütlerinin ve Kıbrıslı Rumlarla adanın tekrar
birleşmesine yeniden teyidi olarak memnuniyetle karşılıyoruz" dedi.
ABD'nin, Annan Planı temelinde çözüm için BM Genel Sekreteri'yle
çalışmaya devam ederek "adanın uzun bölünmüşlüğüne adil ve kalıcı bir
çözüm getirmeyi" amaçladığını ifade eden Boucher, şunları kaydetti:
"Bir çözüm ve yeniden birleşme
yolundaki çabalarımızın bir parçası olarak ABD, Kıbrıs Türk toplumunun
ekonomik izolasyonunu hafifletecek önlemleri ilerletmeye ve ada
içinde ve dışında iş temaslarını geliştirerek Kuzey Kıbrıs'ın ekonomik
gelişimini ileriye götürmeyi amaçlamaktadır." (Kıbrıs, 22 Şubat)
22 Şubat TC Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, İtalya
Senato Başkanı Marcello Pera ile görüşmesinde Annan Planı'na "Evet"
diyen Kıbrıs Türk tarafına yönelik izolasyonun kaldırılması
gerektiğini, bunun adaletin gereği olduğunu söyledi. Pera, Kıbrıs
konusuyla ilgili AB'nin bu sorun karşısında öngörülü davranmadığını ve
Kıbrıs'ın bu nedenle AB'nin sorunu haline geldiğini ifade etti.
Erdoğan ise şöyle konuştu: "Blair
ile Kıbrıs konusunu da görüştük. Neler yapılabileceğini gündeme
getirdiler. Biz, bundan önceki süreçte ifade ettiğimiz gibi, hep olumlu
yaklaştık ve şimdi de olumlu bir yaklaşım içindeyiz. Çözüm istiyoruz,
çözümsüzlüğü kabul etmiyoruz, ama köklü çözüm olsun. En idealinin, BM
nezdinde çözüm olacağını ifade ettik. Böylece taraflar adil ve kalıcı
bir neticeyi yakalamış olacaktır. Garantör ülkeler de rahat edecektir."
(Kıbrıs, 23 Şubat)
- Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Ulu Önder Mustafa
Kemal Atatürk'ün ilke ve mücadelesinden ders alarak O'nu her gün
yaşamanın önemine işaret ederken; "Atatürk'ü sadece heykelinin önünde
veya tablolarını görürken yaşamak değil, ilke ve mücadelesinden ders
alarak O'nu her gün yaşamak bahis konusudur" dedi. Atatürk'ün "`ben
barış istiyorum' derken bağımsızlığımı kastediyorum" sözüne atıfta
bulunarak bağımsızlığın önemini vurgulayan Denktaş, "Bağımsız
değilseniz barış yapamazsınız. Kıbrıs Türkü aklına yaz bunu: 'Bağımsız
değilsen ancak sana başkalarının önerdiği kadar hak alırsın'…"şeklinde
konuştu. (Vatan, 23 Şubat)
- GKRY Başkanı Tasos Papadopulos, Başbakan Mehmet
Ali Talat'ın Kıbrıs'ta yeniden birleşme değil, taksim istediğini iddia
etti. Papadopulos, "Biz, taksim çözümüne yol açanları izole eden
ve Kıbrıs sorununun çözümünü destekleyenleri ileri çıkaran her oylamayı
memnuniyetle karşılarız. Elbette Sayın Talat'ı başarısından ötürü
kutlarız. Ancak konu, çözüm istediklerine dair sözlü ilanlar değil,
kendisinin eylemleri ve açıklamalarıdır."
"Çözümden söz ettiklerinde neyi
kast ettiklerinin ve söz ettikleri çözümün içeriğinin ne olduğunun da
göz önüne alınması gerektiğini" ifade eden Papadopulos, şöyle devam
etti: "Ne yazık ki birçok Kıbrıslı Türk lider tarafından yapılan
açıklamalardan, istemekte oldukları çözümün, ülkenin coğrafi alan,
toplum, ekonomi ve kurumlar bağlamında bölünmesini sağlamlaştıracak bir
çözüm olduğu açıkça görülüyor. Kıbrıs'ın uluslararası temsili örtüsü
altında yan yana yaşayacak iki ayrı varlıktan söz ediyorlar. Biz, bir
çözümü Kıbrıs sorununun kapanması için istemiyoruz, yeniden birleşme
için çözümü istiyoruz."
Papadopulos, "Kıbrıslı Rumlardan
daha fazla çözüm isteyen başka kimsenin olmadığını" iddia ederek,
"zamanın Kıbrıs'ın aleyhine çalıştığını" söyledi. Papadopulos, "Diyalog
isteyenler söyledikleri sözlerine ve hareketlerine dikkat etmelidirler"
ifadesini kullanarak, "Annan Planı'nı göstermelik değişikliklerle
olduğu gibi geri getirecek bir diyaloğu mu yoksa Türkiye'nin de
göğüslemesi gereken konuları da içerecek olan Kıbrıs sorununun çözümünü
mü istediklerini netleştirmeye" çağırdı. (Kıbrıs, 23 Şubat)
- İngiliz Avam Kamarası Dış İlişkiler Komitesi,
İngiliz Hükümeti'ne çağrıda bulunarak, KKTC'ye direkt uçuşları
onaylamasını istedi. Komite, Rum Yönetimi'ni "anti-Avrupalı" olmakla da
eleştirdi. Raporun, "Rum Yönetimi ile İngiliz hükümeti arasında yaşanan
'laf sürtüşmesini' ateşleyeceği" öngörüsünde bulundu. Kıbrıs sorununun
çözümüne ilişkin görüşmelerin başlamasına yönelik bir dizi öneriler de
içeren raporda, yılın ikinci yarısında AB dönem başkanlığını devralacak
olan İngiltere'nin "Kıbrıs çözüm sürecini hızlandırabilecek rolüne"
işaret edildi.
Rum Yönetimi'nin, "AB üyeliğinin
sunduğu fırsatlar yanında yerine getirmesi gereken sorumluluklarının da
bulunduğunu anlamış olmadığı" vurgulanan raporda, İngiltere ve diğer AB
üyelerinden, AB'a tek taraflı üye olan Rum yönetimine "AB değer ve
çalışma yöntemlerini" uygulaması için baskı yapılması istendi.
Raporda, uluslararası topluluk
tarafından referandum öncesi Kıbrıs Türklerine verilen sözlerin
arkasında durulması gerektiği de vurgulandı ve KKTC'ye doğrudan uçuş ve
ticaretin başlatılmasına engel olan unsurların ortadan kaldırılması
için İngiliz Hükümeti'nden, şimdiki AB dönem başkanı ile daha yakın
çalışması ve diğer AB üyelerini aynı şekilde davranması için teşvik
etmesi istendi.
Komite, herhangi bir çözüm
sürecinde Kıbrıs Rum kesiminin endişelerine Kıbrıs Türklerinin
haklarını eritmeyecek çözümler bulunması gerektiğinin altını çizdi.
Kıbrıs sorununda bir ilerleme kaydedilmesi için "adım-adım" bir sürecin
hiçbir şey yapmamaktan daha iyi olduğu görüşü belirtilen komite
raporunun sonuç bölümünde, "Kıbrıs sorununa kalıcı çözüm, Kıbrıs
insanının büyük çıkarına, ayrıca AB'nin, Türkiye'nin ve uluslararası
topluluğun yararına olacak" denildi. Kıbrıs sorununun çözülmesi
beklentilerinin çok fazla olmadığı belirtilen komite raporunda, 2005
yılında İngiltere'nin Kıbrıs sorununun çözümüne öncelik vermesi de
istendi. (Kıbrıs, 23 Şubat)
- Türkiye'de CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde, Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nde olduğu gibi
bir "Ulusal Konsey" kurulmasını önerdi. Kıbrıs Rum Kesimi'nde bir
Ulusal Konsey bulunduğuna dikkati çeken Baykal, sözlerini şöyle
sürdürdü:
"Onlar bütün önemli kararlarını
Ulusal Konsey'de alıyor. Sadece hükümet partileri (Bir araya geldik,
istediğimizi yapıyoruz) demezler. Bütün siyasi yelpaze oraya
yansır. Hep birlikte tartışırlar, hep birlikte karar alırlar, hep
birlikte yürürler. KKTC'de de böyle bir Ulusal Konsey anlayışı içinde
hükümetin ötesinde parlamentonun tümünü kapsayan, parlamentoyu da aşan
bir dayanışma içinde yürüme ihtiyacı vardır. Bu uzlaşma ve işbirliği
sadece Kıbrıs'la da sınırlı kalmamalıdır. Çünkü KKTC'nin varlığına
destek olan anlaşmalar Türkiye ile de ilgilidir. O anlaşmalar TBMM'de
kabul edilmiştir. O yüzden uzlaşma ihtiyacı KKTC'yi de aşan biçimde
Türkiye'yi de kapsamalıdır. TBMM'nin varlığı da dikkate alınarak
Kıbrıs sorununa çözümler üretilebilmelidir."
Baykal, TC Başbakanı Recep Tayyip
Erdoğan'ın GKRY Lideri Tasos Papadopulos'la "Karşılıklı kahve içmesinin
sorunun çözümünü sağlamayacağı" yönündeki görüşlerini yineleyerek,
"Papadopulos'un muhatabı Erdoğan değildir, bunu önce Başbakan'ın
anlaması gerekir" dedi. (Vatan, 23 Şubat)
- Türkiye'de Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı
Mete Gündoğan, "Kıbrıs sorununu AB'nin istediği şekilde çözmek için
KKTC'yi yok sayma operasyonunun sürdüğünü" söyledi. Gündoğan, KKTC'deki
seçimlerde "AKP politikasına angaje olmuş bir partinin birinci
olduğunu" belirtti. AK Parti'nin, Kıbrıs sorununu "3 Ekim 2005'ten önce
AB'nin istediği şekilde çözmek istediğini" ifade eden Gündoğan, şunları
söyledi: "Aslında adım adım KKTC'yi yok sayma operasyonunun sürdüğünü
biliyoruz. Bu çok tehlikeli bir gidiştir. Türkiye eğer, Kıbrıs'ta
AB'nin hezeyanlarına boyun eğerse, akabinde Türk askeri 'işgalci'
olarak nitelenip geri çektirilecek, böylece hem Doğu Akdeniz'i
kaybetmiş olacağız, hem güney-batı sınırlarımız üzerindeki tehdit
yoğunluğunu arttırmış olacağız, hem de Ortadoğu üzerindeki
jeo-stratejik gücümüzü hafifletmiş olacağız." (Kıbrıs, 23 Şubat)
23 Şubat TC Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan,
Türkiye'nin Güney Kıbrıs'ı tanımak konusunda herhangi bir yükümlülük
altına girmediğini belirterek, BM şemsiyesi altında adada adil ve
kalıcı bir barış zemini oluşturulması halinde Türk tarafının çözüm için
masadan kaçmayacağını söyledi. Erdoğan, Kıbrıs ile ilgili bir
süreç yaşandığına işaret ederek, "Bu süreci, iktidara geldiğimiz günden
bu yana başarıyla yönettiğimizi, çözümden yana ne kadar irade
koyduğumuzu biliyorsunuz" diye konuştu.
KKTC'de yapılan seçimlerin bir
önceki döneme göre daha sağlam bir hükümet yapısı ortaya çıkardığını,
yapılacak bir koalisyonla birlikte artık her an risk taşıyan bir
hükümet yapısı olmayacağını, daha sağlam bir yapının ortaya çıkacağını
ifade eden Erdoğan, "KKTC'deki kardeşlerimiz, bir önceki seçimden
ve 24 Nisan referandumundan sonra bir kez daha çözümden yana irade
sergilemiştir" görüşünü vurguladı.
Erdoğan, bir kez daha demokratik
bir olgunlukla Kıbrıs Türkü'nün haklı davasını dünyaya duyuran KKTC'yi,
siyasetçileri ve halkını kutladı. Erdoğan, "İnanıyorum ki Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyeti'nin tercihleri, BM'lerden AB'ye kadar herkes
tarafından hakkaniyetle bir kez daha değerlendirilecek ve KKTC'ye
uygulanan izolasyon politikalarından artık vazgeçilecektir" dedi.
(Kıbrıs, 24 Şubat)
- Başbakan Mehmet Ali Talat, GKRY Başkanı Tasos
Papadopulos'un "uzlaşmazlıkla" suçlayanın yalnız kendisi olmadığını,
uluslararası camianın da aynı eleştirilerde bulunduğunu belirterek,
"'Talat eleştirilerinin dozunu düşürsün, bana hakaret ediyorlar' diye
açıklama yapan Papadopulos eğer görüşmelere başlayacaksa, ben tamamen
susabilirim. Hiç konuşmayabilirim. Yeter ki samimi olsun"
dedi. Kendisinin Papadopulos için ağır birşey de
söylemediğini, hakaret etmediğini söyleyen Talat, Papadopulos'un
uzlaşmaz bir tutum takınmasını eleştirdiğini, bunu bütün dünyanın da
söylediğini ifade etti.
Papadopulos'un "uzlaşmaz
olmadığını" söyleyen tek liderin AKEL Genel Sekreteri Dimitris
Hristofyas olduğunu kaydeden Talat, "Bunun dışında, uluslararası alanda
herhangi bir ülkenin cumhurbaşkanı veya başbakanı, Papadopulos'un
uzlaşıcı bir kişiliği olduğunu söylemedi. Hiç duymadım" şeklinde
konuştu. Talat, "İşte mal meydanda. Severken bile boğazımızı sıkıyor.
Dolayısıyla böyle bir tutumu var Papadopulos'un. Ben bunu söyledim
sadece" dedi. (Kıbrıs, 24 Şubat)
- İngiliz Avam Kamarası Dış İlişkiler Komitesi, Rum
Yönetimi'nin Kıbrıs sorununu çözmek için gayret içerisinde olmadığını
bildirdi. İngiliz Avam Kamarası Dış İlişkiler Komitesi ayrıca, Kıbrıs
sorununun çözümüne yönelik görüşmelerin başlayabilmesi için, Tony Blair
Hükümeti'nin tüm ilgisini Rum Yönetimi üzerinde yoğunlaştırması
gerektiğini de vurguladı.
Rum halkının, iki kesimli bir
anlaşmayı "en olası çözüm" olarak gördükleri belirtilen raporda,
ancak Rum Yönetimi'nin iki kesimli bir çözüme taraf olmadığı
görüşü ifade edildi. Rumların, çıkarlarının en iyi bir şekilde
görüşülerek varılan bir anlaşma sonucunda savunulacağına uluslararası
topluluk tarafından inandırılması gerektiği savunulan raporda,
görüşmelerin bu yaz başlayabilmesi için Rum Yönetimi'nin Annan Planı
üzerindeki endişelerini açık ve net bir şekilde belirtmesi gerektiği
vurgulandı.
Rum Yönetimi'nin Kıbrıs sorununu
çözmeye yönelik bir gayret içerisinde olmadığının altı çizilen raporda,
bu kapsamda gayret göstermesi için Rum tarafını ikna etmenin güç
olacağı görüşü dile getirildi. KKTC'deki TC kökenli vatandaşlara
referandumda oy kullanma hakkının verilmesi konusunda Güney Kıbrıs'ta
kuvvetli tartışmalar yaşandığını belirten İngiliz milletvekilleri,
ancak referanduma sunulan Annan Planı ile TC Kökenli vatandaşların da
geleceklerinin tayın edildiğini, bu nedenle bu insanların görüşünün göz
ardı edilemeyeceğini vurguladı.
Raporda ayrıca, Güney Kıbrıs'ta
yaşayan Kıbrıslı Türklere oy hakkı verilmemesinin, Rum seçim yasalarını
"ayrımcı" kıldığı da belirtildi. Papadopulos'un uyuşmaz tavrına atıfta
bulunulan komite raporunda, "Papadopulos, Kıbrıs'ta 'hayır' diyen adam
(Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş) Denktaş'ın yerini aldı" denildi.
Rum Yönetimi'nin AB'ye tek
taraflı üye olmasından sonra davranışlarının AB müktesebatına
uymadığını ve işbirliğinde isteksiz davrandığı belirtilen raporda,
ayrıca Rum kesiminin AB üyeliğini Türkiye ve Kıbrıs Türklerine kaşı bir
avantaj olarak kullanmasının büyük bir hata olacağı uyarısında
bulunuldu. Ancak raporun sonuç bölümünde, Türkiye'nin, AB'ye üye
ülkelerin herhangi birsini tanımadığı veya üye ülkelerin herhangi
birinde o ülkenin rızası olmadan asker bulundurduğu sürece AB'ye üye
olamayacağı savunuldu.
Raporda, Rum tarafının AB'ye üye
olması, gittikçe zenginleşen ekonomileri ve yakında yüksek bir
olasılıkla EURO para birimini kullanacak olmalarından dolayı bir
anlaşma istemelerine çok az neden olduğu da kaydedildi. Yeşil Hat
Tüzüğü'ne de değinilen komite raporunda, Yeşil Hat Tüzüğü çerçevesinde
Kuzey'den Güney'e ticareti yapılan ürünlerin taşınmasını yapacak kamyon
sürücülerinin sürüş ehliyetlerinin Rum Yönetimi tarafından tanınmaması
ve bu nedenle ürünlerin Güney'e taşınmasının zorlaştırılması ciddi
şekilde eleştirildi.
- GKRY'nin Eski Başkanı, Birleşik Demokratlar
Hareketi (EDİ) Genel Başkanı Yorgos Vasiliu, Tasos Papadopulos'a,
Başbakan Mehmet Ali Talat ile "gayri resmi bir görüşme yapması"
çağrısında bulundu. Vasiliu, buzların erimesi ve görüş alışverişinde
bulunulması amacıyla girişim üstlenmesi için Papadopulos'a çağrıda
bulundu ve "Er ya da geç, Papadopulos Talat ile görüşecek" dedi.
Papadopulos'un Talat ile "gayri resmi bir görüşme yapması" çağrısında
bulunan Vasiliu, sorunun, müzakerelerin ne zaman başlayacağı yönünde
olduğunu, Rum tarafının açıkça değişiklik arzuladığını belirtmesi
gerektiğini söyledi.
"Böyle kalınması durumunda,
dışarıya çözüm istemediğimiz imasını vereceğiz" diyen Vasiliu,
"Talat'ın gerçekten Kıbrıs'ın yeniden birleşmesini istediğini ve Annan
Planı'nda müzakere etmeye, değişiklikleri kabul etmeye hazır olduğunu,
ayrıca Talat'ın 'bölünmeyle' ilgilenmediğini" belirtti. (Kıbrıs, 24
Şubat)
- Eski Türkiye Başbakanı Bülent Ecevit, "Kıbrıs
konusuyla ilgilenme görevi olan sadece üç garantör devlet var. Bunun
dışında herhangi bir devletin Kıbrıs sorunu ile ilgilenmesine gerek de
yoktur, bence izin de olmaması gerekir" dedi.
Türkiye'nin ve Kıbrıs Rum yönetiminin Kıbrıs
konusunda nasıl bir tavır alacağının henüz belli olmadığını ifade eden
Ecevit, "Ancak herhalde bir durgunluk ortamına girilecektir" dedi.
Ecevit şunları kaydetti:
"Benim öteden beri Kıbrıs ile
ilgili tavrım şu, Kıbrıs konusuyla ilgilenme görevi olan sadece üç
garantör devlet var; Türkiye, Yunanistan, İngiltere. Bunun dışında
herhangi bir devletin Kıbrıs sorunu ile ilgilenmesine gerek de yoktur,
bence izni de olmaması gerekir. Çünkü bir uluslararası konuya ne kadar
girişen olursa, o konu o kadar karışık hale gelir. Onun için bence bu
yeni dönemde Sayın Denktaş ve KKTC Başbakanı, yetkililerle biraraya
gelip bir durum değerlendirmesi yapmalılar ve bence Kıbrıs konusuna
başka kimse karıştırılmamalıdır."
24 Şubat TC Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, "Kuzey
Kıbrıs'taki kardeşlerimizin, soydaşlarımızın haklarını kaybettirmeyiz,
olayların olumsuz gelişmesine müsaade edemeyiz" dedi. Erdoğan, GKRY'den
Papadopulos'a "bir kahve içme teklifinde bulunduğunu" ancak bunun
başbaşa bir görüşme olmamasını, görüşmeye, Başbakan Mehmet Ali Talat,
Yunanistan Başbakanı Karamanlis ve arzu edilirse İngiltere'den bir
yetkilinin katılabileceğini söylediğini kaydetti.
GKRY'nin muhatabının kendisi
değil KKTC olduğunu ifade eden Erdoğan, barış için yeşil ışık yakmak
istediklerini ve bunun için de "Karamanlis, Talat ve Papadopulos ile
biraraya gelelim" dediklerini belirtti.
Erdoğan, GKRY'nin anamuhalefet partisi liderinin AK
Parti yetkilileri ile görüşme talebinde bulunduklarını ve Rum
Kesimi'nden gelen anamuhalefet partisi yetkilileri ile partilerarası
bir görüşmede bulunduklarını söyledi.
Kıbrıs sorununun, Birleşmiş
Milletler zemininde halledilmesi gerektiğini kaydeden Erdoğan, şöyle
konuştu: "Annan Planı diye addedilen BM Planı, Güney Kıbrıs tarafında
reddedildi. BM Genel Sekreteri Annan, 'siz ne istiyorsunuz,
isteklerinizi bize bildirin' diyor. Ama bunu reddediyorlar. Avrupalı
ülkeler ve diğer ülkeler açısından bunu anlamak mümkün değil. Ben dünkü
görüşmelerimde, Avrupalı dostlarıma, 'bu aşamada bizden bir şey
beklemeyin' dedim. Papadopulos ne istiyor, bunu BM'ye söylesin. BM, bu
aşamada süreci başlatacaktır." (Kıbrıs, 25 Şubat)
- Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Akritas Planı'nın
yapımcısı ve uygulayıcısı olarak Rum Lider Papadopulos'un Kıbrıs'ı
Yunanistan'a bağlayana kadar her türlü oyunu oynayabilecek bir aktör
olduğunu söyledi. Kıbrıs meselesini dünya meselesi haline getirerek
adaya sahip çıkma oyununun 40 yıldır netice vermediğinin kabul edilmesi
gereğine dikkat çeken Denktaş, "Temennimiz Papadopulos'un artık
aktörlükten vazgeçip sahte bir ünvan arkasına saklanıp bütün Kıbrıs'ı
AB yoluyla ele geçirme oyunundan vazgeçmesidir" dedi. Kıbrıs sorununun
çözümünde arabuluculuğu kabul etmeyen AB ile Türkiye ve Yunanistan'ın
konunun BM Genel Sekreteri'nin iyi niyet göreviyle halledilmesini
istediğini kaydeden Denktaş, en doğru yöntemin de bu olduğunu söyledi.
Papadopulos'un bütün Kıbrıs'ı AB
yoluyla ele geçirmeye çalışmaktan vazgeçmesi gerektiğini kaydeden
Dentaş, "Silahlanmaktan vazgeçmeli. Silahla hiçbirşey yapamaz. Kendi
kendini vurur. Onun için 70 milyonu karşısına alacağına, 70 milyonun
dostu olduğunu gösterecek girişimlere başlamalı" dedi. Rum'un öncelikle
1963-74 döneminde Kıbrıs Türkü'ne yapılan zarar ve ziyanı tazmin etmeyi
kabul etmesi gerektiğini kaydeden Denktaş, bunu yapması halinde
Papadopulos'un değiştiğini ve Kıbrıs Türkü'nün hükümeti olmadığı
gerçeğini kabullendiğinin anlaşılacağını söyledi. (Kıbrıs, 25 Şubat)
- Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, İzmir ve İstanbul'da
konferans vermek amacıyla Türkiye'ye gitti. İlk önce İzmir'e giden
Cumhurbaşkanı, Ege İşadamları Derneği'nin düzenlediği Kıbrıs konulu
konferansta konuşacak. İzmir'deki konferansın ardından baronun
davetlisi olarak İstanbul'a geçecek olan Denktaş, burada Cumartesi günü
bir konferans verecek. Cumhurbaşkanı Denktaş, aynı günün gecesi KKTC'ye
dönecek. (Vatan, 25 Şubat)
- Başbakan Yardımcılığı ve Dışişleri Bakanlığı, Rum
tarafının çözüme ulaşılmasını arzuluyorsa yapıcı tavır sergilemesi
gerektiğini belirterek, ancak GKRY'nin tam aksi tutumla EOKA'cıları
ödüllendirme yoluna gittiğini açıkladı. Bakanlığın konuyla ilgili
yazılı açıklaması şöyle:
"Rum Ortodoks Kilisesi, Rum
Eğitim ve Kültür Bakanlığı, EOKA Anısını Yaşatma Konseyi ile EOKA Vakfı
2005 yılını 'EOKA Kurtuluş Mücadelesi Anı ve Onur Yılı' ilan
ettiklerini açıklamışlardır. Söz konusu kampanyaya GKRY Lideri
Papadopulos'un da destek verdiği belirtilmektedir. Bu çerçevede
Papadopulos'un imzasını taşıyan onur madalyalarının 'EOKA mücadelesinin
50'inci yılı" münasebetiyle, 21 bin civarındaki EOKA mensubuna
dağıtılabilmesi için gerekli, yasal düzenlemelerin yapılmakta olduğu
haberleri Rum basınında yer almaktadır. Kıbrıs'ta bir uzlaşıya
varılması, iki halk arasındaki ilişkilerin iyileştirilmesi yönünde,
KKTC Hükümeti'nin benimseye geldiği olumlu tavır karşısında, GKRY'nin
terörist EOKA örgütünü gündeme getirerek aksi tavır takınması dikkat
çekicidir.
Rum tarafı bir çözüme
ulaşılmasını içtenlikle arzuluyor ise, başta Kıbrıs Türk Halkı olmak
üzere tüm uluslararası kamuoyuna bunu açıkça göstermeli ve yapıcı bir
tavır sergilemelidir. Maalesef GKRY, bunun tam aksi bir tutumla, esasen
Kıbrıs Türkü'ne etnik temizlik uygulama için kurulan ve 1960 ortaklık
cumhuriyetini yıkmak için de kan döken EOKA örgüt mensuplarını
ödüllendirme yoluna gitmektedir. Bütün bu yaklaşımlar, Rum liderliğinin
Kıbrıs'ta eşit ortaklığa dayalı bir siyasi çözümü istemekten ne kadar
uzak olduğunu göstermektedir. Kıbrıs Türk tarafı olarak sorunun
barışçıl çözüme kavuşması hedefine bağlı olduğumuzu yineler, bunun
gerçekleşebilmesi için GKRY'nin barış karşıtı tutumuna uluslararası
toplumun sessiz kalmaması gerektiğini bir kez daha vurgularız."
(Kıbrıs, 25 Şubat)
- Türkiye-ABD Parlamentolar Arası Dostluk Grubu
Başkanı, TC Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Dış İlişkiler Danışmanı
Egemen Bağış, Kıbrıs'ta yapılacak ikinci bir referandumda, ABD'nin
"evet çıkmadığı takdirde KKTC'yi tanıyabiliriz" demesinin oylamaya
büyük etki yapacağını söyledi.
Bağış, Kıbrıs Türk halkının her
konudaki izolasyonunun devam ettiğini, buna son verilmesi için barış
çağrısına cevap veren toplumun bir şekilde rahatlatılması gerektiğini
kaydetti. Kıbrıs'ta tekrar bir referanduma gidilmesi durumunda bunun
taraflara ne kazandırıp ne kaybettireceğinin çok net bir şekilde
belirlenmesi gerektiğine işaret eden Bağış, "ABD'nin, Makedonya'da
yaptığı gibi, (eğer evet çıkmazsa tanımayı düşünebiliriz) demesi bile
eminim oradaki oylamada çok büyük etki sahibi olacaktır" dedi.
(Kıbrıs, 25 Şubat)
- Atina'da bulunan TBMM AB Uyum Komisyonu Başkanı
Yaşar Yakış, BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın referandumlardan önce
taraflara, "Bu plan üzerinde değişiklikler yapılabilir, ancak şunu
unutmayın ki, lehinize bir düzenleme yapılması sizin de karşı tarafa
bir taviz vermeniz anlamına gelir" dediğini hatırlattı.
Bu yaklaşımın bugün de geçerli
olduğunu vurgulayan Yakış, "Annan Planı değiştirilemez değil, tabii ki
değiştirilebilir. Eğer Sayın Papadopulos ekstra bir değişiklik
istiyorsa, karşılığında ne verecek? Müzakere olmadan çözüm olmaz. Tabii
ki tarafların birisinin büyük önem verdiği bir konuya diğer taraf daha
az önem atfediyor olabilir. Tarafların konulara verdikleri öneme göre
karşılıklı bir denge bulunabilir diye düşünüyorum" dedi. (Kıbrıs, 25
Şubat)
26 Şubat GKRY'den sonra, Yunanistan'ın da Ankara'nın
"5'li Konferans" önerisini reddettiği kaydedildi. Yunanistan Dışişleri
Bakanlığı Sözcüsü Yorgos Kumuçakos, "Başbakan Erdoğan'ın beşli
veya dörtlü konferans önerisiyle hemfikir değiliz. Yunanistan ve
Türkiye'nin devreye girmesi, ilgili anlaşmaların öngördüğü şekilde
güvenlik ve garantiler konusu tartışıldığı zaman başlar" dedi. (Kıbrıs,
27 Şubat)
- Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, "Eğer Rumların masaya
uzlaşma için, bizimle bir şey paylaşmak için değil, taktik icabı
oturduklarını hala anlamamışsak, bizimle bir ortaklık kurmaya, bizimle
bir şey paylaşmaya ihtiyaçları olmadığını hala görememişsek, boşuna
kendimizi yorarız" dedi. Denktaş, "Rumların uzlaşmaya ihtiyacı yoktur.
Rum, AB yoluyla Kıbrıs'a sahip çıkmak için bir müracaat etmiştir, 1960
anlaşmalarını çiğnemiştir. İngiltere de buna çanak tutmuştur. Bütün
mesele budur. Bunun karşısında yapılması gereken şey, bizim Genel
Sekreter'le buluşup, masaya oturma şartlarını büyük bir samimiyetle
ortaya koymamızdır" şeklinde konuştu.
Denktaş, ''Türk Hükümeti'nin
Kıbrıs Rum idaresini meşru hükümet olarak tanımayacağı, KKTC'yi
tanımaya devam edeceği sözü, bizim açımızdan milli senet olarak kabul
edilmekte'' dedi.
Denktaş, ''Kıbrıs meselesi
heyecan meselesidir. Milli bir dava ise Annan Planı meselesi değildir''
diye konuştu. Kıbrıs meselesinin ''Yunan'a ve Rum'a bırakalım''
denilemeyeceğini, bunu birkaç köşeyazarından başka söyleyenin olduğunu
da düşünmediğini kaydeden Denktaş, Kıbrıs meselesinin 1960 anlaşmaları
ile hukuki bir mesele olduğunu vurguladı.
Denktaş, yıllardır kendilerinin
''Türkiye ne derse o olur'' dediklerini ifade ederek, ''Anavatan böyle
istedi, böyle yaptık diyorlar. 'Evet' dendiğinde Türkiye'nin önünde
engeller kalkacak zannedildi. Ama Türkiye'nin önüne, önü açık, 10-15
yıllık bir süreç konuldu. Türkiye'nin AB'ne 10-15 yıl sonra da girip
girmeyeceği belli değil. Kıbrıs'ı ver, öyle gir diyorlar'' şeklinde
konuştu. (Kıbrıs, 27 Şubat)
27 Şubat Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Türkiye
hükümetinin, Rum idaresini, anlaşma olmadan tanımayacağı; KKTC'yi
tanımaya, desteklemeye devam edeceği ve ambargo ile izolasyonlar
kaldırılmadan yeniden görüşmelerin başlamasının doğru olmayacağı
yönündeki beyanlarının Kıbrıs Türkü'ne ümit vermekte olduğunu
vurguladı. Rum idaresinin sicilinin dünyaya duyurulması gereği üzerinde
duran Denktaş, "Biz Türkiye her sıkıştığında, Rumların geçmişini,
sicilini ve hiçbir şekilde bu insanların meşru Kıbrıs hükümeti
olamayacağını gündemde tutmamız gerekir" dedi. (Vatan, 28 Şubat)
- Başbakan Mehmet Ali Talat, GKRY Başkanı Tasos
Papadopulos'un ancak izolasyonların kalkmasıyla müzakere masasına geri
dönebileceğini söyledi. Talat, Uluslararası toplumun Papadopulos'u
laflarla değil, Kıbrıslı Türklere yönelik uygulanan izolasyonları
kaldırması çerçevesinde, müzakerelere çağırması gerektiğini belirtti.
Talat, "Düne kadar müzakerelere geri dönmesi için Papadopulos'a çağrı
yaptık ancak bunu red etti. Şu anda aynı çağrıyı tekrarlıyorum ve
olumlu yanıt bekliyorum. Şu anda Kıbrıslı Türkler barışı destekleyen
partileri desteklerken, uluslararası toplum duraksamamalıdır. Yeni bir
çabanın eşiğindeyiz ve bu sonuçlara, bu gidişata yardımcı olacak"
şeklinde konuştu. (Kıbrıs, 28 Şubat)
- GKRY lideri Tasos Papadopulos, Türkiye'nin yakın
zamanda GKRY ile müzakerelere başlamak zorunda kalacağını ve Rum
Yönetimi'nin Annan planında daha iyi maddeler elde etmek için karşılık
vermesinin sözkonusu olmadığını söyledi. Papadopulos, "Biz yeniden
birleşme çözümü istiyoruz. Ayrıca Kıbrıs sorunu, askerlerin çekilmesi,
yerleşikler ve Türkiye'nin müdahale hakkı istediği garantörlük
anlaşmaları gibi Türkiye'nin sorumluluğunda olan boyutlar da
içermektedir. Bu konular, Sn. Talat'ın tek başına kararlar alamayacağı
konulardır" şeklinde konuştu. (Kıbrıs, 28 Şubat)
- DİSİ Başkanı Nikos Anastasiadis, "Çan yeniden
birleşme için değil, taksim için çalıyor" dedi. Anastasiadis,
"girişimler olmaksızın zamanın geçmesine izin verdikleri sürece oldu
bittilerin güçlendiğini, girişimlerin ve diyaloğun eksik olmaya devam
ettiği sürece durumun tehlikeli bir biçimde durgunlaşacağını" ifade
ederek "30 yıldan beridir ilk kez işgal ve istila kurbanının,
uluslararası toplumun ilgisizliğiyle haksız da olsa karşılaştığını"
iddia etti. Anastasiadis, "Çalan çanın, hareketsizlik içerisinde
birleşmeye değil taksime doğru gidileceğini gösterdiğini,
Papadopulos'un ise bu çanı ancak zamanın aleyhlerine işlediğini kabul
ettiğinde duymuş olduğunu" ifade ederek "konunun ise, kendilerinin ne
yapacakları olduğunu" sözlerine ekledi. (Kıbrıs, 28 Şubat)
- ABD'nin Güney Kıbrıs Büyükelçisi Michael Klosson,
Amerikalı işadamlarının KKTC'yi ziyaretiyle ilgili olarak, bu ziyaretin
daha geniş çerçevede görülmesi gerektiğini, gelecekteki bir çözümün,
iki taraf arasındaki ekonomik farklılıklardan bir fayda görmeyeceğini
belirtti. Klosson, ABD, AB ve Rum yönetiminin, Kıbrıs Türk ekonomisinin
geliştirilmesini cesaretlendirmeleri gerektiğini ifade etti. (Kıbrıs,
28 Şubat)
28 Şubat Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Türkiye'nin
KKTC'yi tanımaktan vazgeçmesini beklemediklerini, ancak AB yolunda
karşılaşacağı baskı ve oyunlar yüzünden atacağı adımlardan dolayı
tereddüt ve endişe duyduklarını söyledi. AB'nin seçim sonuçlarıyla
ilgili değerlendirmesini tehlikeli bulduğunu belirten Denktaş, halkın
birleşmeden yana olduğunu ancak iki eşit varlığın göz ardı edilmemesi
gerektiğini vurguladı. Denktaş, şöyle konuştu:
"Ben bunu sırat köprüsünde
yürümeye benzetirim. Türkiye'nin bir sözü bizi ya ihya eder, ya da
mahveder. O söz de şudur: 'KKTC'yi tanımaktan vazgeçtim, Kıbrıs
Türklerinin bağımsızlığını, egemenliğini savunmaya devam etmeyeceğim.'
Bu sözü Türkiye'nin söyleyeceğini zannetmiyoruz, böyle birşey
beklemiyoruz ama öyle bir yola girmişlerdir ki 15 yıllık AB yoluna, bu
yolda karşılaşacakları baskılar, oyunlar neticesinde atacakları adımlar
bizi nereye götürebilir diye çok tereddüt içindeyiz ve endişeliyiz.
Düne kadar Türk hükümetinin
söylediği bizi tatmin etmektedir. O da şudur: Biz Ankara protokolünü
genişletip son 10 ülkeyi de gümrük birliğine alırız ama Rum idaresini
meşru Kıbrıs hükümeti olarak tanımayız. KKTC'yi tanımaya ve
desteklemeye devam edeceğiz." (Kıbrıs, 1 Mart)
- TC Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, KKTC'ye yönelik
halen AB'de bekleyen 2 tüzüğün çıkartılması gerektiğine işaret ederek,
bunlarla ilgili çok iyi bir anlayışa vardıklarını, Lüksemburglu bakanın
da net görüşlerini dile getirdiğini söyledi. Gül, Schmit ile
görüşmesinde, açıklık getirilmesi gereken konuları netleştirdiklerini,
bundan sonra yapılacak işlere Türkiye ve AB'nin çok süratli şekilde
devam edeceğini kaydetti.
Gül, Türkiye-AB Troykası
toplantısının düzenleneceğini de hatırlatarak, bu toplantıdan önce AB
dönem başkanlığını temsilen Lüksemburglu bakanın Ankara'ya gelmesinin
iyi olduğunu belirtti.
- Lüksemburg Dışişleri ve Göç Delege Bakanı Nicholas
Schmit, KKTC'ye yönelik iki tüzüğe ilişkin ne gibi bir çalışma içinde
olacaklarının sorulması üzerine de bunun son derece önemli bir konu
olduğunu, bu konuyu da ele aldıklarını söyleyerek, şöyle konuştu:
"Lüksemburg dönem başkanlığı hiç
şüphesiz kendini ilerleme sağlanmasına adamıştır. Bu iki düzenlemenin
kabul edilmesi hedefleniyor. Biliyoruz bazı sorunlar yaşanıyor ama
bundan vazgeçmeyeceğiz. İki düzenlemenin de birbiriyle bağlantılı
olduğunu biliyoruz. Tüm tarafları buna ikna etmeye çalışıyoruz,
ilerleme kaydedilebilir, bu tüm tarafların çıkarına olur. Brüksel'de
bununla ilgili çalışmalar devam ediyor." (Vatan, 1 Mart)
- GKRY Başkanı Tasos Papadopulos, Annan planında
değişikliklerin yanısıra, bu değişikliklerin kabul edilmesi için Rum
tarafının, bunların karşılıklarını da sunmasının BM'nin eskiden beri
bilinen tutumu olduğunu söyledi. (Kıbrıs, 1 Mart)
- Yunanistan'ın eski Cumhurbaşkanı Kostis
Stefanopulos, 24 Nisan referandumunda hayır çıkmasının sorumluluğunu
dolaylı ancak net şekilde Papadopulos'a yükledi. Rumların "hayırının"
bir basamak teşkil ettiğini savunan Stefanopulos, referandum öncesinde
Kıbrıs Rumlarına duygularıyla hareket etmeme tavsiyesinde bulunduğunu,
ancak sonuç itibarıyla duygularıyla hareket ettiklerini, Papadopulos'un
ise buna önemli katkı koyduğunu belirtti. Yunan Stefanopulos şöyle
dedi: "Kıbrıs Rum halkı duygusal kriterlere göre oy kullandı. Sayın
Papadopulos çıkıp da 'Ben devlet teslim aldım ve toplum teslim edemem'
deyince halkın da duygusal kriterlere göre oyunu kullandığı açıktı.
Papadopulos bunu ilk andan biliyordu. Kıbrıslıların duygularına yükleme
yaptı. Belki de haklıydılar. Ancak şimdi çok büyük zorluklarla
karşılaşıyoruz. Bunlar arasında müzakere tarihi verilmesi tartışmaları
öncesinde Kıbrıs'ın Türkiye tarafından tanınmaması da bulunuyor"
(Kıbrıs, 1 Mart)
*
|
|
|
|